Cibaliye Kampı Gazze
Emperyalist Sistemin Büyük Kaosu Başladı
Yusuf Köse
Faşist Trump iktidara gelir gelmez, başkanlık seçimlerinde söylediğini uygulamaya soktu. Birincisi gümrük tarifelerini yükselteceğini, ikincisi, uluslararası bir çok kurumdan ve anlaşmalardan çıkacağını vaad etmişti ve gelir gelmezde uygulumaya başladı. DSÖ çıktı ve Paris anlşamasından ABD’nin imzasını geri çekti. Birinci döneminde de bunları yapmıştı. Şimdi, birinci başkanlık döneminden farklı olarak Çin dışında hemen hemen bütün emperyalist ülkelerden ithal edilen malların gümrük vergilerini yükseltti. Kanada, Meksika, Çin, AB vb. Ülkelere ve gümrük verigilerini tavizsiz bir şekilde uygulayacağını açıkladı. En büyük ithalatı da AB’den yapıyor.
Emperyalist ekonomik sistemin, üretimin uluslararsılaşmasının yaygınlaştığı ve esas hale gelmiş niteliği ile „içe kapanma“ niteliğiyle çelişir ve sistemin kendi içindeki varolan çelişmeleri keskinleştirme eğilimini içinde taşımaktadır. Bu durum, emperyalist sistemin kaosunun artacağını göstermektedir.
ABD emperyalizmi neden bu yola girdi?
ABD hala dünyanın en büyük emperyalist bir ülkesidir. Ancak, ekonomik olarak gerilemesi söz konusu ve net sermaye ve mal ithalatçısı bir ülkedir. Ülkedeki ekonominin büyük bir bölümü ithal ürünlerle döndürülmektedir. Faşist Trump bunu tersine çevirmek istiyor. „Make Amerika great again“ derken, ABD’yi 1980 öncesi ticaret fazlası verildiği dönemine götürmek istiyor. Bugün, ABD ekonomisini, esasta, borç ve iç tüketimi artırarak sağlıyor.
ABD’nin dış borcu1 36 trilyon ABD dolarının üstünde. GSYİH ise yaklaşık 30 trilyon ABD doları. Borcun GSYİH’ya oranı %123. Bu borcun içine özel şirketlerin (tekellerin) borcu dahill edilmemiştir. Yani, ABD ekonomisi borçla büyüyor ve borçla yürütülüyor. ABD emperyalizmi esas gücünü, ABD dolarının uluslararsı para olmasıdır. (ABD dolarını elinde bulunduran her kişi, sahip olduğu dolar kadar ABD ekonomisine katkıda bulunuyor.) Ancak o da giderek aşınmaktadır. Avro’nun payı %21. Ve dünya Bankası (DB) verilerine göre doların piyasadaki varlığı her geçen gün erirken, rezev işlem hacmi bugün ortalama %58,2‘ye gerilemiştir.2 Bu da ABD emperyalizmin saldırganlaştıran etmenlerden biridir.
Eurosatat’ın 2022 verilerine göre, dünya ihracatının %17,6'sını, ithalatın ise %12,7'sini Çin yaparken (toplam dünya ticaret hacminin yüzdesi %30,3), AB'nin payı ise, iharacatta %13,2, ithalattaki payı ise %14,8 (toplam %28). ABD ise, sırasıyla iharacattaki payı %10,1, (bazı kaynaklar ABD’nin dünya toplam ihracatındaki payını %8,49 olarak gösteriyor.) ithalattaki payı ise %15,8 (toplam %25,9). AB içinde ise, İharacat ve ithalatta öne çıkan ülkeler Almanya (%7,4), Hollanda (%4,0), Fransa (%2,8)'dır.3 ABD’nin ithal ürünlerinde Türkiye’nin payı %4‘dür. Dünyanın çeliğinin yarısını (%49) Çin üretiyor.
AB, ABD’ye 512 milyar dolarlık mal sataraken, ABD’den 350 milyarlık mal alıyor. Trump bu verilerden hareketle, AB ülkelerine silah harcamalarını GSYİH’nın %5‘ine çıkarmalarını istiyor. NATO’nun yükünün (silah, asker ve maddi) %/76‘sını ABD karşılıyor.4 Tüccar Trump, bu nedenle „biz sizin silahlı bekçiniz ... ve enayi değiliz“ diyor.
ABD’nin ticaret açığı 1 trilyondan fazla iken, Çin’in ticaret fazlası yaklaşık 1,5 trilyon ABD doları kadardır.5 ABD, BRICS üyelerine yaklaşık 250 milyar dolar ihracat yaparken, onlardan 650 milyar dolarlık ithalat yapıyor. Trump, ABD emperyalizminin emperyalist sistem içindeki en büyük rakibi ve „stratejik düşmanı“ Çin’in bir üretim üssü olmasını elinden alarak ABD’yi dünyanın (uluslararası tekellerin) üretim üssü yaparak eski gücüne varmak istiyor ve bu nedenlede, başta Çin olmak üzere AB, Kanada, Meksika ve diğer emperyalist ülkelere (şimdilik Avusturalya hariç) yüksek gümrük vergisi uygulamaya başladı. Özellikle Çelik ve Almüniyum’da %25‘in üzerinde ek gümrük vergisi getirileceğini açıkladı.
Yeni emperyalist ülkelerin ortaya çıkmasıyla üretim, ucuz işgücü potansiyelinin yoğun olduğu Asya’ya kaymıştır. Özellikle 21. yüzyılın başından itibaren Başta Çin olmak üzere, Hindistan, Endenozya, Malezya, Singapur, Vietnam, Tayland, G. Kore, Tayvan, Filipinler uluslararası tekellerin üretim üsleri haline gelmiştir. Trump, bunu tersine çevirmek istiyor.
Faşizm Tehlikesi
Trump faşist yönetimi ABD ekonomisinin yeniden büyütmek ve elbette dünyaya bütünüyle hükmetmek ve rakip emperyalistleri geriletmek istiyor. Ancak bunu yaparken, işçi sınıfı ve emekçilerin demokratik hak ve özgürlüklerini büyüterek ve geliştirerek değil, tam tersi, onlar üzerinde baskıları ve sömürüyü artırarak yampaya çalışacaktır. Ücret artışı ile kapitalist ekonomik büyüme, sermayenin alabildiğine büyüdüğü, merkezileştiği ve emperyalist çelişmelerin, emperyalist savaşı tetiklediği ve uluslararası alanda faşist yönetim dalgasının yükseldiği ortamda olası değildir. Tersine, ABD faşist yönetimi, faşizmi, uluslararası alana yaymaya ve faşist partileri desteklemeye çalışıyor. Ve faşist partilerin gelişmesi için ülkelerin hükümetlerine açıktan baskı yapıyorlar, çeşitli yaptırımlarla tehdit ediyorlar. İngiltere ve Almanya buna örnektir. Emperyalist tekeller için göstermelik „demokrasi“ gösterileri, özellikle 2008 büyük krizden bu yana çoktan sona erdi. Çünkü uluslararası emperyalist sermayenin birikimi ve merkezileşmesinin boyutu yıkıcı bir duruma geldi.6
Faşist Trump, ABD’de faşist bir diktatörlük kurmak istiyor. Ve bu nedenlede başta işçi sınıfına saldırıyı yoğunlaştıracaktır. ABD’li tekellerin “ First Amerika“sı, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletildiği bir ortamı kaldırmaz, tersine bu tür haklar onlara çok „lüks“ gelmektedir. Ancak, son yıllarda daha fazla sendikalaşan ve mücadeleye atılan ABD işçi sınıfı, kolay kolay faşist Trump yönetimeine boyun eğmeyecektir. Dişe diş mücadele ederek kazanan taraf, hiç kuşkusuz ABD işçi sınıfı olacaktır. Krize giren ise, yine ABD emperyalist ekonomisi olacaktır.
ABD, büyük bir tüketim üssü olduğu kadar üretim üssü değildir. Bu nedenle uluslararası tekellerin ihraç pazarı alanıydı. Faşist Trump ve arkasındaki teknoloji tekelleri ve diğerleri, ABD’nin ithal değil ihracat üssü olması için, üretimi artırmak istiyorlar. Üretimin artması ve mal ihraç üssü olması için, genç ve yoğun ucuz işgücüne gereksinim var. Bu da yaşlanan ve giderek (işgücü nüfusunu üretememek, artık kapitalizmin genel bir eğilimi olmuştur) gerileyen ABD nüfusunda değil, dışardan gelen göçmen işçilere gereksinimi vardır. Faşist Trump her ne kadar ırkçı anlayışıyla göçmen düşmanlığı yapsada, göçmen işçiler çalışrıtılmadan „first america“ hayal olacaktır. Bunu ABD tekelci burjuvazisi çok iyi biliyor.7 Devletin en kontrollü alanlarında dahi bilerek ve isteyerek (ucuz işgücü ve her türlü sosyal haklardan yoksun olduğu için) „kaçak“ göçmen çalıştıran büyük sermaye grupları tekeller, göçmen düşmanlığı ve ırkçılık yaparak işçi sınıfını bölme politikası izlemektende geri durmuyorlar. Faşist Trump, bu kan emici tekeci haydutların, ırkçı ve işçi düşmanı en karakterize temsilcisi (ve Hitlerin modern faşist versiyonu) olarak leş kargalığına soyundu.
Savaşla Kurulan „Emperyalist Kurumlar“, Savaşla Yıkılır
Uluslararası alanda emperyalistler tarafından oluşturulan BM, DSÖ, DTÖ ve diğerleri, savaşlarla bozulmuşlar ve yine savaşlarla kurulmuşlardır. Günümüzün bu örgütleri 2. emperyalist paylaşım savaşından sonra kurulmuştur. 1. paylaşım savaşının arkasından o sürecin egemen emperyalistlerince kurulan milletler cemiyeti, Alman emperyalizmi tarafından tanınmayarak yıkılmıştı ve 2. dünya savaşı patlak vermişti. Bugün ise ABD emperyalizmi „kurumları“ tanımıyor. Bu da, emperyalistler arası zoraki uzlaşamanın sona erdiğini göstermektedir.
Savaşla kurulan emperyalist kurumlar savaşla yıkılır. Bu emperyalist sistem içinde yazılı olmayan bir kuraldır. Çünkü „kurumlar“ın varlığı, pazar paylaşımında, belli bir anlaşmanın sağlanmasının „rıza“ göstergesidir. Bugün bunu, Trump başkanlığındaki ABD emperyalizmi bozmuştur. Her ne kadar daha „BM tanımıyorum“ demediysede, BM bağlı kurumlardan çıkıyor. Uluslararası Paris iklim anlaşmasından çıktı. DTÖ’nün koyduğu „ticarette eşitlik“ kuralına uymuyor. Oysa. Çin’i (2001 sonunda resmen üye oldu) DTÖ’ne almak için ne çaba harcamışlardı. Şimdi, DTÖ’nün en ateşli savunucusu Çin, en büyük düşmanı da ABD oldu. Emperyalistlerde kural, kendi çıkarları herzaman önceliklidir. Çıkarlarına ters geliyorsa, uyulması gerekmiyor. Gerekirse savaşla yıkılıp, yeni „paylaşım rıza“sı için yeni kurallar konur. Bu da, ancak, yeni bir emperyalist savaşla gerçekleşebilir. Gidişatta bu yöndedir. Emperyalist savaş hızla tırmanıyor. ABD emperyalizmi, daha şimdiden Kanada, Panama, Görland ve Gazze’ye göz koymuş durumda.8
ABD’nin bu saldırganlığı ve „kural“ tanımamazlığı, AB ile de arasını açacaktır. AB emperyalistleri daha şimdiden sert tavırlar almaya başladı. Bu da, yeni emperyalist kutuplaşmaları ve kamplaşmaları doğuracağı benziyor. Emperyalist sistem şimdi herzamankinden daha büyük bir kaos ve belirsizlik içindedir. Emperyalist sistem, kendi içindeki bu kaosu savaşla çözme eğlimi içindedir. Bu nedenlede, hızla savaşa hazırlanıyorlar. Emperyalist savaş ve faşizm tehlikesi eğilimi açık bir tehdit olarak dünya işçi sınıfı ve ezilen halkların karşısında durmaktadır. Doğanın tahribatı ise, artık hiç bir emperyalist ülke ve tekelin umrunda ve gündeminde değildir. Dikakate bile almıyorlar.
Bütün bunlar emperyalist sistemin büyük kaosunun başladığının göstergeleridir. Buna karşı ise; uluslararası işçi sınıfının emperyalizme ve faşizme karşı direnişi ve ezilen halkların mücadelesi birleşerek yürütülmesinin koşulları ise her zamankinden daha fazladır. Kaçınılmaz olarak emperyalist savaş tehlikesine ve uluslararası faşizme karşı uluslararası direniş yaygınlaştırma perspektifiyle hareket edilmelidir. Kapitalist-emperyalist sistem yıkılıp sosyalizm kurulmadan insanlık ve doğa varlık yokluk tehditi altında olmaya devam edecektir. 15.02.2025
1https://fiscaldata.treasury.gov/americas-finance-guide/national-debt/
2ttps://www.statista.com/chart/33804/united-states-brics-trade/
3Erostat 2022
4ttps://www.tagesschau.de/investigativ/ndr-wdr/usa-nato-sicherheit-informationen-100.htm
5ttps://wits.worldbank.org/countrysnapshot/en/WLD
6Bunun ekonomik ve siyasi nedenlerini öz olarak 20 temmuz 2024 tarihli “Kapitalist Toplumsal Bir Kırılma ve Yeniden Tarihi Yeni Bir Toplumsal Süreç“ başlıklı makalemde açıklamya çalışmıştım. https://www.kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/kapitalist-toplumsal-bir-kirilma-ve-yeniden-tarihi-yeni-bir-toplumsal-surec
7Bkz. Yusuf Köse, Dijitalleşme ve İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih, Nisan 2023, El Yayınları
8Halil Gündoğan yoldaşın sendika org.daki bu konudaki yazısının okunmasını öneririm. https://sendika.org/2025/02/emperyalist-sistem-kurulu-hukuki-nizamini-yitirerek-icten-cokmustur-7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder