8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun!
Jan Jiyan Azadi!
Kadınlar ve İşçiler
Yusuf KÖSE
Kadınlar
neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe
noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde
şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl
sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu
sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa
daha doğru yaklaşılmış olacaktır.
İnsanların
tarihi toplumsal sistemler tarihidir. Ve insanların yaşam biçimlerini,
aralarındaki ekonomik, siyasi, kültürel ilişkileri belirleyen, içinde
yaşadıkları toplumsal sistemin karakteridir. Sınıfların ortaya çıkışından
sonrada toplumsal sistemlere damgasını vuran ve onu daha ileri götüren,
değiştiren sınıflar arasındaki mücadele olmuştur. Hiç bir toplumsal değişim
sınıf mücadelesinden azade olmamıştır.
Toplumun sınıflara bölünmesinden beri de ona karakterini
veren ezen sınıfların ekonomi-politiği, ezilen sınıflar ile ezen sınıflar
arsındaki toplum içindeki ilişkileri belirleyen temel etken olmuştur. Toplumsal
ekonomik yapı, kendi karakterine uygun üst yapıyı da belirler.
Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, insanların sınıflı
topluma geçmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Ve bu, kapitalist toplumda biçim
değiştirerek daha kadınlar üzerinde daha yıkıcı bir hal almıştır. Kadın
cinselliği, burjuva sermayesinin aşırı birikim ve meta aracı haline
getirilmiştir. Ve burjuvazi, işçi sınıfını bölmek ve onun üzerindeki iktidarını
pekiştirmek için, kadın üzerinde cinsiyet ayrımcı politikasını, sermayenin
birikimi uğruna derinleştirmeyi esas politikalarından biri haline getirmiştir.
Toplumların ilk sınıflara bölünmesinden miras kalan kadının cinsiyet ayrımcılığına tabi
kılınması politikası, kapitalist sömürücü sınıfların iktidarda kalmaları için
vazgeçilmez ekonomik, politik ve ideolojik baskı aracına dönüştürülmüştür.
Bu aynı zamanda, işçi sınıfını bölme, kadın ve erkek emekçiyi karşı karşıya
getirme politikası olarakta yürülükte tutulmaktadır. Kadının daha fazla baskı altında tutulması, cinsiyet ayrımcılığıyla
aşağılanması, aynı şekilde emekçi erkeğinde aşağılanmasını koşullamaktadır.
Sınıflı toplumların üretim biçimleri; maddi üretimin
yanında, ezilen sınıfları politik olarak ezme, onları baskı altında tutma,
bölme, kutuplaştırma, doğal biyolojik ayrımları sosyal ayrımcılık temelinde politikleştirerek
derinleştirmeyi ücretli kölelik üzerinde yükselen ideolojik-politik üretimini de
kaçınılmaz olarak üretir. Kapitalist toplum, bunu, daha modern ve daha derinlemesine
geliştirmiştir. Bir taraftan sınıf çelişmesini keskinleştiriken, bir taraftanda
artan ölçüde küçük burjuva düşünce tarzını topluma yayması, ezilen sınıflar
arasında burjuvaziye ve onun ekonomi-politikasına karşı birliğin genişlemesini
ve pekişmesini önleyici bir rol oynamaktadır.
Tarihsel materyalizmin ortaya çıkardığı bir gerçek olarak, insanların tarihi
toplumsal sistemeler tarihiyse, toplumsal sistemlerin karakteri de o toplumda
yaşayan insanların ilişkilerinin temel belirleyicisidir. Kapitalist toplumda kadın ve erkek işçi ücretli kölelikten kurtulamaz. Çünkü, sınıflı
toplum, ezen/ezilen, sömüren/sömürülen üzerine kuruludur. Ezen sınıflar,
günümüzde kapitalistler, iktidarlarını ancak işçi (kadın-erkek) sınıfını
sömürerek ve baskı altıda tutarak sürdürebilirler. Bu da yetmez. Toplumda
sürekli kutuplaşmayı, ayrımcılığı (cinsiyet, dini, ulusal vb.) canlı tutar.
Irkçılık, miliyetçilik, şovenizm, kadın-erkek ayrımı, dinsel ve ulusal
azınlıklar üzerinde baskı ve kutuplaştırma burjuva toplumun vazgeçilmez
politik ayrımcılık öğeleridir. Bunları bazan yoğun olarak derinleştiriler bazan
ise yumuşatırlar. Ama asla ortadan
kaldırıcı bir politika izlemezler, izleyemezler. Kapitalist üretim tarzının
karakteri buna izin vermez. Çünkü, burjuvazi işçi ve emekçilerin direkt
burjuvaziyi hedef alıcı politik eyleme geçmesini, özellikle de; sömürü
sisteminin yıkma eylemine geçmesini istemezler ve bunu önlemek için en kanlı
şiddet-terör dahil her türlü ideolojik-politik yanıltma, elimine etme
politikasını sürdürürler.
Kapitalist toplum, işçi sınıfının ezilmesi ve sömürülmesi
tarihiyse, aynı şekilde kadınların ezilmesi, sömürülmesi ve cinsiyet
ayrımcılığına tabi kılınarak metalaştırılmasının ve aşağılanmasının derinleştirilmesinin
tarihidir. Bu tarih, kadın ve erkek işçilerin, emekçilerin aynı sınıfın üyeleri
olarak, kurtuluşlarının da ancak ve ancak birlikte mücadele ile olacağını
göstermektedir. Bu sosyalizmdir.
Burjuva
Toplumunda Kadın ve Erkek Emekçi
Burada somut bazı istatistikler vereceğim. Bu
istatistikler, burjuva toplumu tarafından kadının neden ezilenlerin ezileni
olarak tutulduğunun yanısıra erkek emekçilerin kaderi ile kadın emekçilerin
kaderinin aynılaştığınında bir göstergesidir.
Ancak, unutulmaması gereken bir gerçek: Kapitalizmin
krizinin faturaları emekçiler üzerinde bütün ağırlığı ile çökse de, kadınlar
üzerindeki ağırlığı tartışılmaz ölçüde yüksek ve dayanılmaz acıları da birlikte
getirmektedir. Bu istatistiklerde,
kapitalizmin derinleşen krizinin kadınlar üzerindeki ekonomik, sosyal, toplumsal
cinsiyet ayrımcı ve politik faturaları kısmen yansıtılmaktadır. Çünkü
istatistikler, kadınların yaşadığı her türlü aşağılanmayı ve acıları tam olarak
veremez.
ILO’nun 2020-2021 Küresel Ücret Raporu’na
göre, çalışanların kayıpları oldukça yüksek. 2020’nin ilk çeyreğinde, çalışma
saati kayıplarının Asya ve Pasifik’te %15,2; Afrika’da %15; Arap Devletlerinde
%16,9; Avrupa ve Orta Asya’da %17,3, ABD’de %28’e çıktığı ve dünya genelinde
ortalama iş kayıplarının %17,3’e ulaştığı belirtilmektedir. Yaşanan yoğun
işsizliğin ve işten çıkarma ve işsizliğin ise hesabı tutulamıyor.
İLO’nun aynı raporunda, gelişmiş 52 ülkede işçilerin üretkenliği 1999-2019
arasında %123 artarken, bu yıllar içinde işçi ücretlerindeki real artış ise
%114 civarında kalıyor.
Aynı raporun yer alan bir başka önemli verisi ise; 2020’nin ilk ve ikinci
çeyreğinde, bazı seçilmiş ülkelerdeki ücret kayıplarının cinsiyetlere göre
dağılımı:
Ülkeler
|
Ortalama (%)
|
Kadın (%)
|
Erkek (%)
|
Portekiz
|
13,5
|
16.0
|
11.4
|
İspanya
|
12.7
|
14.9
|
11.3
|
Fransa
|
10
|
13.1
|
7.7
|
İngiltere
|
9.2
|
12.9
|
9.1
|
Almanya
|
6
|
8.6
|
4.4
|
Danimarka
|
3.3
|
4.5
|
2.5
|
Hollanda
|
1.7
|
2.5
|
1.3
|
Kaynak: İLO, Küresel Ücret Raporu, 2020-2021, sf. 46
Bu tablodaki veriler yanıltmasın.
Sadece pandemi boyunca oluşan kayıplar. Kadınlar, bütün ülkelerde erkeklerden
daha az ücertle çalışıtırılıyor. Bu kapitalist toplumun en görünen çıplak
gerçekliğidir. En gelişmiş modern ya
da “demokrat” olarak bilinen burjuva devletlerinde dahi aynı işi yapan kadın ve
erkek işçi aynı ücreti almıyor. Kadın en az %22 daha az ücret alıyor. Kadının
cinsiyet ayrımcılığına, aşağılanmasına, kadın üzerindeki erkek basıkısının
nedenleri burada, sistemin bu işleyiş karakterinde aranmalıdır.
Bu veriler, kadın ve erkeğin en gelişmiş kapitalist ülkelerdeki durumları
ve cinsiyet ayrımcılığının net göstergesidir. Kadının, toplumsal olarak
ezilmesi, ikinci sınıf görülmesi, cinsiyet ayrımcılığı, iş yerlerlerindeki
mobbingler, tacizler, tecavüzler, kadın cinayetleri, bu verilerin içindedir. Erkek egemen anlayışı besleyen etkenlerin
başında, kadının daha baştan ekonomik olarak erkek karşısında negatif bir
ayrımcılığa tabi tutulması gelmektedir. Diğer etmenler ise ikincildir.
Tabi, bu verilerin içinde işçi ölümleri, yani çalışırken "iş kazası" adı altında
ölen işçilerin şimdilik adı geçmiyor. Ama,
sadece AKP Türkiye’sinde, 2002 Kasım’ından
2020 yılı sonuna kadar toplam 27 bin işçi iş kazasında ölüyor. Son dört yılda
ise toplam 10 bin işçi iş cinayetine
kurban gidiyor.
Nedeni çok açık; aşırı meta ve aşırı artı-değer üretimi için, yani kapitalist
sitemin amacı olan aşırı sermaye birikimi için işçilerin katledilmesidir.
DİSK/Genel-İş Covid-19 Raporu’na (Mart 2021)
göre Türkiye’de 1 milyon 346 bin kadın işçi işten çıkarıldı. Son bir yıl içinde
çalışanlarda kadın istihdamı %6,5, erkek isdihdamı %2,7 düştü. Bu da
burjuvazinin öncelikle kadınları hedef aldığını gösteriyor.
Evet, bir tarafta kadınlar öldürülürken, bir tarafta ise işçiler
öldürülmektedir. Bir tarfta kadınlar aşağılanırken, bir tarafta da işçiler en
aşağılık koşullarda çalıştırılmaktadır.
İşçi hakları ile kadın hakları aynı
kapitalist ekonomik-politiğin kıskacı altındadır. İşçi haklarının yüksek olduğu yerde kadın hakları da
yüksektir. Bu ikisi birbirinden bağımsız değildir. Çünkü ikisi de burjuva
sınıfının çıkarlarına terstir. Kadınların erkekler tarfından öldürüldüğü yerde,
iş cinayetleri altında, ağır sömürü koşulları altında (daha çok erkek emekçiler)
kapitalist sistem tarafından doğrudan katledilme eğilimi de her zaman yüksektir.
Kadınların kurutuluş mücadelesi ile erkek işçinin
kurtuluş mücadelesi aynıdır. İkisininde gerçek kurtuluşu kapitalist toplumun
yıkılıp yerine sosyalist toplumun kurulmasıyla gerçekleşecektir.
Elbette bugünden, demokratik hak ve özgürlüklerimiz için
dişe diş mücadele etmeliyiz, edilmeli ve edilecektir. Nasıl ki, işçi
ücretlerinin artırılması, işçinin ücretli kölelikten kurtuluşu olmayacağını bildiği halde, ücretlerin
artırılması için mücadele ediliyor ve edilmeye devam edilecekse... Aynı
şekilde, kapitalist toplum içinde kadın üzerindeki ayrımcılığın ve
aşağılanmanın ortadan kaldırılması olsun,
“İstanbul Sözleşmesi” için olsun mücadele ediyoruz ve etmeliyiz. “İstanbul
Sözleşmesi” kadınlar için gerçek bir kurtuluş değil, ileri demokratik bir
adımdır. Biz biliyoruz ki, burjuva toplumunda kazanılan demokratik ve ekonomik
haklar bizim gerçek kurtuluşumuzu sağlamasada, ama sosyalizm için ileri bir
adım olduğunu, bir basamak daha çıktığımızın bilinciyle hareket etmeliyiz. Hiç
bir demokratik ve ekonomik hak mücadelesi küçümsenmemelidir.
Sınıfların ve ücretli kölelik
sisteminin olduğu bir toplumda kadınlar üzerindeki cinsiyet ayrımcılığı belki
azalabilir, geriletilebilir ama asla ortadan kalkmaz. Emekli kadınların emekli
erkeklerden ortalama olarak %46 oranında daha az emekli aylığı aldığı ve yanlız
yaşayan kadınların %28'i, yaşlandıklarında daha da yoksullaşan
ülkenin başbakanı Angela Merkel, sınıfdaşı Tayyip Erdoğan her sıkıştığında, onu
kurtarmak için nasıl elini uzatıyorsa, kadın ve erkek emekçilerde aynı sınıfın
üyeleri olarak, her yerde, her alanda, daha sıkı bir şekilde, her saniye
cinsiyet ayrımcılığını üreten kapitalizme karşı birlikte ve örgütlü mücadeleyi
geliştirmelidirler.
Bütün bu mücadeleler, sosyalizm için mücadele havuzunda
birleştirilmesi hedefi ve amacıyla hareket edildiği anda, kadın ve erkek işçiyi ve tüm ezilenleri, sömürüsüz sınıfsız, sınırsız bir kurtuluş dünyasına
ulaştıracaktır. 7 Mart 2021
***
***