29 Haziran 2020 Pazartesi

Halil Gündoğan’nın Basılmamış Kitabı Üzerine


https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJdawSaq8JuMzm5vYoA5dJdA8fAoPUHg3RQd1lxadynD4KyUsMMMIrRJoPX19n46DjESpsMaCbp1-d-V1yiikM0Xo9EkbR0oJ_mZ0MAV5Mr3c26YsanGkEZ_JHS-urxFdbLdplSxz_qQ/s400/0-H.Gu%25CC%2588ndog%25CC%2586an_kitap_Kapak.jpg


Halil Gündoğan’nın Basılmamış Kitabı Üzerine



Yusuf KÖSE


Devrimci kamu oyunun yakından bildiği gibi, Halil uzun yıllar (7+23) Türk devleti tarafından hapishanelerde esir tutuldu. Ve son 23 yıllık fiili olarak hapishanede tutulması, onu, sınıf mücadelesinin bir çok aktif görevinden alıkoymasına karşın, tüm zorluklara karşın, işçi sınıfının mücadele ve taktikleri konusunda teorik eserler vermesini engelleyemedi.

Halil, Türk egemen sınıfların hapishanelerde uyguladığı baskıcı uygulama ve devrimci-komünist tutsaklar üzerinde uyguladığı faşist devlet terörüne –tecrit, tek kişilik hücrede tutma, her türlü şiddete baş vurma, kitap, gazete vb. basın ve yayınların verilmemesi, sık sık uygulanan ziyaret ve mektup alma ve gönderme yasakları, sağlık sorunları olunca doktora çıkarmama vb.- rağmen, markisist-leninist ilkeler ışığında devrimci düşünce üretmeye devam etmiştir. O, işçi sınıfının en temel sorunlarını ele alma, inceleme, araştırma ve yanlış gördüklerini cesaretle eleştirme ve bunları ele alırken diyalektik materyalizmi uygulama yönteminden vaz geçmemiş, tersine, dogmatik ve subjektif küçük burjuva yaklaşımlara karşı mücadele etmiştir.

Halil, hapishane koşullarında toplam 10 eser ortaya çıkarmıştır. Ne yazık ki bunlar tam anlamıyla okurla buluşamamıştır. En geniş şekilde dağıtılan Metris Firarını anlattığı “Metris’ten Munzurlara” ve “Dersim Dağlarında” anı kitapları. Ancak diğer inceleme ve araştırma kitapları okuyucuyla fazla buluşamadı. Bu Halil’den kaynaklı değil, kitapları basmaya pek yanaşmayan kesimlerden kaynaklandı.

Halil’in kitaplarını sırasıyla buraya almak istiyorum:

  1. Rota (basılmadı)

  2. Öcalan’ın Demokratik Cumhuriuyeti”i Kimin Cumhuriyetidir?

  3. Metris’den Munzur’a Bir Firarinin Öyküsü

  4. Kadın Sorunu Üzerine. İki Cins Arası tam hak Eşitliği ve Cinslerin Kendi Bedenleri Üzerinde Tassaruf Hakkı

  5. Mao Zedung Değerlendirmeleri Üzerine-1, Felsefi

  6. Mao Zedung Değerlendirmeleri Üzerine-2, Sosyalizmin Sorunları

  7. Mao Zedung değerlendirmeleri Üzerine-3, “Maoizm teorisi Üzerine”

  8. MKP’nin Tarihi Muhasebesi Üzerine

  9. Dersim Dağlarında

  10. MKP 3. Kongre Kararları Üzerinden ‘Türkiye ve Sosyalist Devrim Gerçekliği’


Halil, şimdi bu kitaplarının bir çoğunu kendi bloğuna PDF olarak koydu. Bu girişim, okuycuyla kitpaların buluşmasını sağlayacaktır.

Halil’in basılmamış bir çok kitabı var. Bunlardan en önemlilerden birisi, MKP 3. Kongresi’ni değerlendirdiği;

MKP 3. Kongre Kararları Üzerinden ‘Türkiye ve Sosyalist Devrim Gerçekliği’” başlığı altında inceleme ve değerlendirme özelliği taşıyan çalışmasıdır. Bu çalışma 2014 yılında yapılmıştır.

Bu kitap altı yıl önce yazılmasına karşın, güncelliğini hala korumaktadır. Kitap yazıldığı yıl okuyucuyla buluşabilseydi, elbette sıcağı sıcağına daha verimli olurdu. Ancak, geç değil. Teorik bir eserin güncelliğini koruması, onun diyalektik yöntemi kullanmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Halil’in bu eserde, diyalektik yöntemi kullanmış ve ML ilkeler temelinde sorunlari ele almıştır.

Kaypakkaya geleneğinden gelenlerde, dogmatizmi aşamama, subjektif değerlendirme gibi bir ciddi sorun vardır. Bu Kaypakkaya’nın hatası değil, sonradan gelenlerin onu bir tabu olarak ele alması, dondurması ve gelişmesinin önüne set çekmesiyle olmuştur. Yani, Kaypakkaya’dan sonra diyalektik dondurulmuştur. Halil bu dogmatik ve eklektik anlayışların karşısında eleştirel olarak yer almıştır.

Buna ek olarak, eleştirilen konular, MKP tarafından hala savunulmaktadır. Bu da Halil’in ele aldığı konuların güncelliğini koruduğunu gösteriyor. Halil’in bu çalışması, verili durumda, bu görüşleri savunan örgütsel yapıların içinde bulundukları durumdan çıkış yollarına da işaret etmektedir.

MLM polemik, MLM eleştiri aynı zamanda yeniyi yaratma, eskiyi yıkıp yeniyi kurma ve ileriye hareket etme çabasıdır. Uzlaşmacı ve eleştirel olmayan yaklaşımlar, günümüzün modası; “ideolojiler özgür olsun” ya da “ideolojiler arasında ayrım yapılmasın” burjuva ideolojisinin küçük burjuva versiyonları olarak işçi sınıfı saflarına sokulmasıdır.

Halil’in bu kitabı, salt bir MKP eleştirisi olarak görülmemeli, aynı zamanda bir çok önemli temel teorik sorunlarda TKP/ML eleştirisi olarak ele alınmalıdır. Halil bunu da özellikle belirtmektedir.

Halil, bu geniş -247 PDF sayfası- çaplı çalışmasında, bir çok konuyu ele almıştır. Ülkede kapitalizmin gelişmesi, emperyalizmin niteliği, proletarya diktatörlüğü, halk devleti, sosyalist devlet, devrimci durum, devrimin taktikleri, devrimin niteliği ve MKP 3. Kongresi’nin ele aldığı konularının önemli bölümlerini ele alıp değerlendirmektedir.

Ben burada, Halil’in ele aldığı konulara tek tek değinmeyeceğim. Buna gerek yok. Çünkü amacım; bu kitabın kısa tanıtımını yapmaktır. Okuyucu, Halil’in yaklaşımlarının nasıl olduğunu, okuyunca kendisi görecektir.

Örneğin bugün Koç’ları, Sabancı’ları, Doğuş’ları, Zorlu’ları, Eczacıbaşı’ları, OYAK’ları, Ülker’leri, ve daha pek çokları artık dünün sıradan – basit acenteleri, komisyoncu kompradorları değiller. Bunların her biri kendi çapında uluslar arası sermayedarlar grupları arasında yer alan büyük tekelci sermayedarlardır. Ve bunlar gerek otomobil, gerek beyaz eşya ve gerekse gıda, tekstil ve inşaat sektörü ve daha bir çok sahada ortaklıklar şeklinde kendi sermayeleriyle varlık gösteren/gösterebilen, söz ve karar sahibi olabilen birer aktör gerçekliğindedirler. Dolayısıyla da olgu ve nesnel gerçekler baz alınarak o eski ezberci söyle ve değerlendirme kriterleri terk edilmek zorundadır.“ PDF, sf. 43-44

Halil, bu yaklaşımların yanında MLM ile revizyonistler arasında temel bir sorun olan;

Proletarya diktatörlüğü mü”, “halkın devleti mi” sorununu da ele almakta ve MKP’nin “halkın devleti” revizyonist anlayışını değerlendirmektedir.

Bitirirken, belirtmeyi zorunlu görüyorum. Elebette Halil ile bir çok konuda farklı düşünüyoruz. Örneğin Mao değerlendirmesine olduğu gibi. Ancak, bunlar sorunlara eleştirel yaklaşımı engellemez. Özellikle dogmatik yaklaşımı bir ilke haline getirerek, sınıftan uzaklaşarak marjinalleşen anlayışlara karşı mücadelenin geliştirilmesi ve bu konuda diyalektik yöntemin kullanılarak aşılması çabaları desteklenmeli ve alkışlanmalıdır.

Okuyucu, Halil’in bu kitabını okurken, kendisine yeni şeyler kattığının farkında olcağı gibi, aynı zamanda, sınıf mücadelesini işçi sınıfı lehine daha ileri taşımada bir basmak oluşturacağını da görecektir.

Not: Halil Gündoğan'nın kitapları bu adresten okunabilir:

http://halilgundogan.blogspot.com/search/label/PDF Kitaplar

https://drive.google.com/file/d/1B20gg54-_whODK7uruxvOLgW8HRwm2r1/view


4 Haziran 2020 Perşembe

Kapitalizm Acilen İmha Edilmelidir!



https://i2.wp.com/gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2020/05/george-floyd.jpg?w=750&ssl=1


Kapitalizm Acilen İmha Edilmelidir!


Yusuf KÖSE

Bütün uluslararası tekellerin sahipleri, onların kukla hükümetleri ve kalemşörleri: ABD halkının haklı ve şüphe duyulmayacak kadar meşru ve hatta çok geç kalmış haklı tepkisi için, “yağmacılar”, “vandaller” diyerek, kendi kanlı iktidarlarını meşru göstermeye çalışıyorlar. Yeryüzünün zebanileri, işçi sınıfı ve emekçilerin sonuna kadar haklı mücadelelerini lekelemek istiyorlar.

Evet, ortada bir anarşi var. Bu anarşi, kapitalist sistemin ta kendisidir. Irkçılığı gün be gün üreten, sömürüyü her geçen gün kat be kat artıran, işsizliği kitleselleştiren, doğayı sermayenin katlanarak büyümesi için imha eden bir sistemin sorgulanacak zamanı çoktan geçmiştir. Artık, işçi sınıfını ve doğayı katleden, insanlığın canına kast eden, kitleleri boğan, salgın hastalıklarla kitlesel ölümleri yaygınlaştıraran bir sistemin, vakit geçirilmeden acilen imha edilmesi çoktan gelmiştir.

Halkları yağmalayanlar, ırkçılığı, milliyetçiliği ve her türlü cinsiyet ayrımını meşrulaştıranlar ve gün gün üretenler, “yağmadan” söz edemezler. Savaşlarda yüzbinlerce insanları yok edenler, işçi sınıfını “yakıyorlar, yıkıyorlar” diye suçlayamazlar.

Kapitalizme karşı işçi sınıfının ayağa kalkışı ve kapitalizmi imha hareketleri her yerde meşru ve haklıdır. Nerede olursa olsun desteklenmeli ve ortaklaşa eylemlikler geliştirilmeli ve ortaklaşa mücadele birlikleri kurulmalıdır. İşçi sınıfı enternasyonal birliğini en yüksek noktaya çıkarmalıdır.

Ülkeleri işgal ederek imha edip yağmalayan, binlerce silahlı asker, polis ve para-militer güçler besleyip işçilerin üzerine salan bir avuç sermaye sahibi asalak burjuvazinin, insanlığa hükmetme hakkı yoktur. Üreten ve yaratan işçi sınıfı yönetimi de kendi ellerine almalıdır.

Dünya halklarının, burjuvazinin yıkımını ve imhasını ortadan kaldırmasının tek yolu; burjuvaziye karşı daha büyük yıkım ve imha savaşına kalkışmasıyla mümkündür.

Burjuvazinin, tüm kaleleri, karakolları, sömürü merkezleri, tüm iktidar organları, finans merkezleri elbette uluslararası işçi sınıfı tarafından yıkılacaktır. Çünkü bu bir sınıf savaşımıdır. Bu savaşı onlar başlattı. İşçi sınıfı ise kapitalizmi imha ederek; yeryüzünden savaşı, sömürüyü, ırkçılığı, cinsiyet ayrımcılığını kaldırıp, özel mülkiyet düzenine son verecektir. Bunun adı; sınıfsız, sömürüsüz ve sınırsız bir dünya olan sosyalizmdir.

Uluslararası işçi sınıfı 20. yüzyılda bir çok devrim yaptı, sosyalizm inşa etti. Bu defa, geçmişinden öğremiş ve daha güçlü, daha bilinçli, daha deneyimli ve kararlı adımlarla geliyor. İşçi sınıfının, yeryüzünün en kanlı emperyalist “efendilerini” titreten ayak sesleri, kapitalizmi 22.yüzyıla bırakmayacak gibidir.

Liberal burjuvaların ve bütün kapitalizm sevici revizyonistlerin dediği; “kapitalizm ehlileşmeli, daha fazla demokrasi olmalı” palavrası, kitleleri oyalamaktan ve pasifize etmekten başka bir şey değildir.

Bıçak kemiğe dayandı!

İşçi sınıfının mücadelesi her ülkede farklı nedenlerle ortaya çıkıyor. Büyük kitlesel direnişler, ayaklanmalar, son iki yıl içinde neredeyse bütün dünyayı dolaştı. Ve direnişler, kapitalizmin insanlığı ve doğayı imhasına koşut olarak, daha sık ve daha kitlesel ve güçlü çıkışlarla geliyor.

Kitlelerin öfkesi, ateş topu gibi büyümeye devam ediyor. Kapitalist üretimin uluslararasılaştığı günümüzde, bu öfke selinden hiç bir burjuva devleti kaçamayacaktır.

Proletaryanın sınıf bilinçli öncüleri, kitlelerin devrimci öfkelerini doğru yöne kanalize etmeyi başardığında, burjuvazi için çanlar çalacaktır. İşte, o zaman, kapitalizmin gerçek imhası başlayacak ve başarılacaktır. 04.06.2020

***