9 Haziran 2013 Pazar

TAKSİM GEZİ PARKI ÇAPULCULAR DÜZENİ






TAKSİM GEZİ PARKI ÇAPULCULAR DÜZENİ


Yusuf KÖSE

Tarihi yaratanın halklar olduğunu ve halkın yaratıcı olduğunu teorik olarak bilirdik. Şimdi bunu yaşayarak öğreniyor ve görüyoruz. Halk, kendi özgürlüğünü kendisi kazanabildiği gibi, bu özgürlük içinde kendi çevresini ve yaratıcılığını da özgürleştiriyor ve geliştiriyor.

Özgür halk, kendi kendisiyle de dalga geçmesini bildiği gibi, kendini küçümseyen “efendi” kılıklı sermaye kesimlerine de gereken dersi veriyor. Halk, kendisini “çapulcu” diyerek küçümsemeye çalışan bir Hitler bozuntusunun benzetmesini anında alıp sloganlaştırıyor. Sermaye ve siyasal temsilcilerinin ne denli aşağılık olduğunu, kendinden emin bir şekilde kendi kendisiyle dalga geçerek ortaya koyuyor.  Köle sahiplerinin kölelerine taktığı sıfatı, günümüz sermaye ve onun uşaklarınında halka layık gördükleri sıfat. Halk da onlara verilmesi gereken yanıtı çok net verdi: ”Biz çapulcuyuz, biz özgürüz. Bizim hakkımızdaki kararları siz değil biz veririz” diyerek özgürlüklerini ilan ettiler. Ülkenin bütün sokakları direnişlerle özgürleşti. Halk, sokaklara el koydu.

Türkiye halkları, bütün dünya halklarına bu isyanıyla büyük bir direnç şiarını da armağan etmiş oldu: “Bütün Ülkelerin Çapulcuları Birleşin!” 

Devrimi yapan, kendi kaderini eline alan halk, kendi düzenini de kurabilir. Taksim Gezi Parkı Çapulcular Düzeni (TGPÇD), sermayenin girmediği, halkın kendi kendini özgürce yönettiği bir düzen oldu. Her şey kendiliğinden gelişti ve kendiliğinden örgütlendi. Olmayan bir şeyi var etmedi, kendinde olanı yarattı, özgürleştirdi. Baskılarla, her türlü baskı yasalarıyla bir forma sokulmak istenen kitleler, kendine biçilen elbiseyi param parça etti. Devrimci mücadelenin, devrimcilerinin çabalarının boşa olmadığını ayaklanarak bir kere daha gösterdi.

 Sermayenin olduğu yerde özgürlük olmaz. Özgürlüğün olduğu yerde de sermaye olamaz. Yani, sermayenin girmediği yere özgürlük girer. 

Özel mülkiyet ilişkileri insanın kendi kendini köleleştirmesidir. Taksim Gezi Parkı Çapulcular Düzeni, bunları yok etti. Gezi Parkı ahalisi, orada, “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine” yaşıyor. Sermayeye karşıymış gibi gözüküp bu park içinde yer alan bazı sermaye uşakları (İP’çi ırkçılar), bu düzeni bozmaya, halkı birbirine kırdırmaya çalıştıysa da başaramadı. Özgürlüklerini kazananlar anında olaya el koyup, provakatörlere aman vermedi.

Gezi Parkı ahalisi kendinde var olanı özgürce ortaya koyuyor ve geliştiriyor. Ne para, ne polis, ne asker, ne mahkeme, ne hapishane, ne de bürokrasi var. Ne hırsızlık, ne yağma ne de vurgunculuk var. Halkın kollektif iradesiyle yeni bir düzen kuruldu. TGPÇD içinde neler yok ki; okullar, resim atalyöleri, felsefe okulları, müzik okulları, kütüphaneler, bahçeler, TV’ler, gazeteler ve daha nice kültürel ve sanatsal faaliyetler yapılıyor. Hiç kimse hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan, birbirinin haksızlık etmeden, “ben” değil, “biz” olarak yaşıyorlar. Biri aç biri tok yatmıyor. Biri yerken biri bakmıyor. Hiç kimse kimsenin ne diline, ne dinine ne ulusal kimliğine ne de rengine karışıyor. Tersine, bütün renkler birbirinin güzelliği olmuş, bütün renkler her insanda bütünleşmiş.

Özgürlüğünü kazanmış bir halkın kısa süre içinde yaptıkları böyle olursa, daha uzun bir süre içinde neler yaratbileceğini düşünmenin sınırı olamaz.

Şatafat yok, her şey sade ve insanca bir yaşam. Ne doğaya düşmanlık ne de insana düşmanlık. Doğa ve insanın özgürce buluştuğu noktadır Taksim Gezi Parkı Çapulcular Düzeni.

Ülkemizin en önemli alanlarından biri de Ankara Kızılay’dır. Orası’da özgürleştirildiğinde, özgürlük ateşi kolay kolay söndürülemeyecektir. Burjuvazi bu nedenle Ankara’ya daha fazla yükleniyor. Taksim Gezi parkı’na, Diyarbakır Newroz alanı’da eklenmelidir. Burada da Kürt işçi ve emekçileri yani çapulcuları, çapulcu düzenlerini kurdukları zaman, zebanilerin barikat kurduğu özgürlüğün kapısı daha fazla açılacaktır. Elbette ülkenin her yanı, her köşesi, her sokağına halkın düzeni kurulmalı, bunun mücadelesi verilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. 

Erdoğan ve AKP sermayenin bir kuklasıdır. Onun arkasındaki esas güç sermayedir. O nedenle de okların hedefi bellidir.

İşçilerin genel greviyle, çapulcular düzeni daha bir güçlenecektir. İşçi sınıfı aktif olarak katılmazsa, her yer bağ-bahçe, her yer bayram yerine dönmez. Özgürlüklerin elde edilmesi ve kalıcılaştırılması daha bir zorlaşır. 

Ve bütün çapulcuların en büyük istemleri; bütün ülkeyi Gezi Parkı’na çevirmek. Bu da başarılırsa, bütün dünyanın Taksim Gezi Parkı olmasının hızla taşları da döşenmiş olacaktır. Ve işte o zaman bütün ülkelerin çapulcuları özgürleşmiş olacaktır. Bu nedenle, daha fazla çoğal, daha fazla yüklen! Kazanmak için daha ileri!
*** 09.06.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder