TAKSİM GEZİ PARKI ÇAPULCULAR
DÜZENİ
Yusuf KÖSE
Tarihi yaratanın halklar olduğunu ve halkın yaratıcı olduğunu teorik olarak
bilirdik. Şimdi bunu yaşayarak öğreniyor ve görüyoruz. Halk, kendi özgürlüğünü
kendisi kazanabildiği gibi, bu özgürlük içinde kendi çevresini ve
yaratıcılığını da özgürleştiriyor ve geliştiriyor.
Özgür halk, kendi kendisiyle de dalga geçmesini bildiği gibi, kendini
küçümseyen “efendi” kılıklı sermaye kesimlerine de gereken dersi veriyor. Halk,
kendisini “çapulcu” diyerek küçümsemeye çalışan bir Hitler bozuntusunun
benzetmesini anında alıp sloganlaştırıyor. Sermaye ve siyasal temsilcilerinin
ne denli aşağılık olduğunu, kendinden emin bir şekilde kendi kendisiyle dalga
geçerek ortaya koyuyor. Köle
sahiplerinin kölelerine taktığı sıfatı, günümüz sermaye ve onun uşaklarınında
halka layık gördükleri sıfat. Halk da onlara verilmesi gereken yanıtı çok net
verdi: ”Biz çapulcuyuz, biz özgürüz. Bizim hakkımızdaki kararları siz değil biz
veririz” diyerek özgürlüklerini ilan ettiler. Ülkenin bütün sokakları
direnişlerle özgürleşti. Halk, sokaklara el koydu.
Türkiye halkları, bütün dünya halklarına bu isyanıyla büyük bir direnç
şiarını da armağan etmiş oldu: “Bütün Ülkelerin Çapulcuları Birleşin!”
Devrimi yapan, kendi kaderini eline alan halk, kendi düzenini de kurabilir.
Taksim Gezi Parkı Çapulcular Düzeni (TGPÇD), sermayenin girmediği, halkın kendi
kendini özgürce yönettiği bir düzen oldu. Her şey kendiliğinden gelişti ve
kendiliğinden örgütlendi. Olmayan bir şeyi var etmedi, kendinde olanı yarattı,
özgürleştirdi. Baskılarla, her türlü baskı yasalarıyla bir forma sokulmak
istenen kitleler, kendine biçilen elbiseyi param parça etti. Devrimci
mücadelenin, devrimcilerinin çabalarının boşa olmadığını ayaklanarak bir kere
daha gösterdi.
Sermayenin olduğu yerde özgürlük
olmaz. Özgürlüğün olduğu yerde de sermaye olamaz. Yani, sermayenin girmediği
yere özgürlük girer.
Özel mülkiyet ilişkileri insanın kendi kendini köleleştirmesidir. Taksim
Gezi Parkı Çapulcular Düzeni, bunları yok etti. Gezi Parkı ahalisi, orada, “bir
ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine” yaşıyor. Sermayeye
karşıymış gibi gözüküp bu park içinde yer alan bazı sermaye uşakları (İP’çi ırkçılar),
bu düzeni bozmaya, halkı birbirine kırdırmaya çalıştıysa da başaramadı. Özgürlüklerini
kazananlar anında olaya el koyup, provakatörlere aman vermedi.
Gezi Parkı ahalisi kendinde var olanı özgürce ortaya koyuyor ve
geliştiriyor. Ne para, ne polis, ne asker, ne mahkeme, ne hapishane, ne de bürokrasi
var. Ne hırsızlık, ne yağma ne de vurgunculuk var. Halkın kollektif iradesiyle
yeni bir düzen kuruldu. TGPÇD içinde neler yok ki; okullar, resim atalyöleri,
felsefe okulları, müzik okulları, kütüphaneler, bahçeler, TV’ler, gazeteler ve
daha nice kültürel ve sanatsal faaliyetler yapılıyor. Hiç kimse hiç kimseyi
incitmeden, üzmeden, kırmadan, birbirinin haksızlık etmeden, “ben” değil, “biz”
olarak yaşıyorlar. Biri aç biri tok yatmıyor. Biri yerken biri bakmıyor. Hiç
kimse kimsenin ne diline, ne dinine ne ulusal kimliğine ne de rengine
karışıyor. Tersine, bütün renkler birbirinin güzelliği olmuş, bütün renkler her
insanda bütünleşmiş.
Özgürlüğünü kazanmış bir halkın kısa süre içinde yaptıkları böyle olursa,
daha uzun bir süre içinde neler yaratbileceğini düşünmenin sınırı olamaz.
Şatafat yok, her şey sade ve insanca bir yaşam. Ne doğaya düşmanlık ne de
insana düşmanlık. Doğa ve insanın özgürce buluştuğu noktadır Taksim Gezi Parkı
Çapulcular Düzeni.
Ülkemizin en önemli alanlarından biri de Ankara Kızılay’dır. Orası’da özgürleştirildiğinde,
özgürlük ateşi kolay kolay söndürülemeyecektir. Burjuvazi bu nedenle Ankara’ya
daha fazla yükleniyor. Taksim Gezi parkı’na, Diyarbakır Newroz alanı’da
eklenmelidir. Burada da Kürt işçi ve emekçileri yani çapulcuları, çapulcu
düzenlerini kurdukları zaman, zebanilerin barikat kurduğu özgürlüğün kapısı
daha fazla açılacaktır. Elbette ülkenin her yanı, her köşesi, her sokağına halkın
düzeni kurulmalı, bunun mücadelesi verilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
Erdoğan ve AKP sermayenin bir kuklasıdır. Onun arkasındaki esas güç
sermayedir. O nedenle de okların hedefi bellidir.
İşçilerin genel greviyle, çapulcular düzeni daha bir güçlenecektir. İşçi
sınıfı aktif olarak katılmazsa, her yer bağ-bahçe, her yer bayram yerine
dönmez. Özgürlüklerin elde edilmesi ve kalıcılaştırılması daha bir zorlaşır.
Ve bütün çapulcuların en büyük istemleri; bütün ülkeyi Gezi Parkı’na
çevirmek. Bu da başarılırsa, bütün dünyanın Taksim Gezi Parkı olmasının hızla
taşları da döşenmiş olacaktır. Ve işte o zaman bütün ülkelerin çapulcuları
özgürleşmiş olacaktır. Bu nedenle, daha fazla çoğal, daha fazla yüklen!
Kazanmak için daha ileri!
*** 09.06.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder