10 Temmuz 2013 Çarşamba

BİR FIRTINA DAHA GEREKLİ
















BİR FIRTINA DAHA GEREKLİ







Biz,  gül de sunarız, gülden anlayanlara. Karanfil de uzatırız, karanfilli olanlara. Lakin, diğer yanağımızı uzatmayız kanlı ellere, uzanır ellerimiz hançere.






Yusuf KÖSE


Tarih, kitlesel fırtınalar yüzyılına evrildi. Zaman zaman durağan gibi gözükse de tarih, güç topluyor, enerji biriktiriyor, deneyimlerini sıraya koyarak kendi yaratıcılarına yol gösteriyor.

Küresel burjuvazinin küresel kapitalizmine karşı halklar sokakları işgal ediyor. Çünkü özgürlük sokaklarda aranır. Şehir denen dört duvar arasına sıkıştırılan halk; fabrikalarda makinelerin birer dişlisi, okullarda sermayenin tahsildarı, düzen ikamecisi, bürolarda kapitalizmin biyonik insanı olmayı ve toprağından kovulmayı reddediyor. 

Sokakları zapt eden kitleler, ne sultanlar, ne krallar, ne şahlar, ne  paşalar, ne de sermayenin kravatlı soytarılarını takıyor. Bir sel olup akınca, önüne gelen bütün pislikleri yer yüzünden atarcasına, adeta uzayın karanlık deliklerine süpürüyor.

Halkların sokaklarda, meydanlarda verdikleri savaş sınıf savaşımıdır. İşçi ve emekçilerin burjuvaziye karşı baş kaldırısıdır. Ki, kitleler,  eskiyi yıkmadan yeniyi kurmanın da mümkün olmadığını öğreneceklerdir.

Kırlangıç fırtınası gibi, kitle fırtınaların biri bitmeden diğeri başlıyor. Burjuvazi ve gericilikten aman dilemeden yoluna devam ediyor. Ayaklanmalar sıraya konulmuş gibi. En yoksul ülkelerden sermayenin yoğunlaştığı emperyalist ülkelere kadar, her yerde işgaller, sokak gösterileri ve direnişler var. Tunus’da başlıyor, bir Kuzey Afrika turu yaptıktan sonra diğer ülkelere sıçrıyor ve tekrar başladığı yerlere geri dönüyor. Tamamlayamadığını, adeta bitirmek ister gibi yeniden Mısır’a dönüyor. Ve insanlık tarihinin pek tanık ve de alışık olmadığı bir kitlesellikle, dev piramitler misali yükselerek, sınıfının TAHRİR’ine akıyor. Halk benim! Benim sözüm geçer! diye haykırıyor. Kadim Mısır halkı, kendi kadim tarihine yakışanı yapıyor.

Özgürlük dövüşülerek kazanılır ve bedel ister özgürlük.  Gerisi ise kitleleri oyalama, pasifize etme ve susturma taktikleridir. Gerçek özgürlükler işçi sınıfının kızıl bayrağı altında yaşam bulur. Burjuvazinin sınıf sembolleri, halkın esaretini gizlemenin örtüleridir.

31 Mayıs’ta ayağa kalkan Türkiye halklarının Haziran Ayaklanması daha bitmedi. Sokaklarda, meydanlarda soluklanma, güç toplama, mücadelenin kendine kazandırdığı deneyimlerini sentezleme ve yendien saldırmak için örgütlenme aşamasına girdi. İçten içe kaynıyor. Ufak ufak vuruşlarla düşmanını sınıyor, onun zayıf noktalarını yokluyor ve kazandığı sokakları geri vermek istemiyor. Bu gidiş, öncekinden daha güçlü yeni bir fırtınanın ön hazırlıkları gibi. İlk vuruşta düşmanına ağır bir darbe indirdi ve onu yaraladı. Düşmanı artık eskisi gibi güçlü değil. Onu ilk gücünden düşürdü. Şimdi halk, daha güçlü bir vuruşla düşmanı yenmenin hazırlığını yapıyor.

Düşman da boş durmuyor. Sıkıştıkca daha fazla saldırıyor, yeni yeni baskı yasaları çıkarıyor. Ne var ki, kitleler eski kitle değil. Korku duvarı yıkıldı, şimdi korkma sırası AKP ve arkasındaki sermaye güçlerinde.
Bazıları, yeniden sermayenin kemalist cumhuriyetine dönmenin hesaplarını yapıyor. Kendine “komünist” diyen bazıları ise, komünizmin adını lekelercesine, sermayenin bu kesmine göz kırpıyor, kemalist milliyetçi şovlarla kitleleri afyonlamaya ortak oluyor.

Türkiye halklarına bir fırtına daha gerekli. Halk, Haziran Muharebesi’nden yenik ayrılmadı, ama, tam olarak da kazanamadı. Yengi için yeni bir saldırı fırtınasının daha olması gerekiyor. İkinci saldırı dalgası, sermayenin zorla getirip halkın karşısına diktiği, dinci ılımlı cumhuriyetin 'sultan bozuntuları'nı da yıkacaktır. Ve bundan sonra, sermayenin, ne 1. cumhuriyeti ne de 2. Cumhuriyeti bir daha eskisi gibi olmayacaktır. İşçiler ve emekçiler, kendi cumhuriyetlerini kurmak için mücadeleye devam edecektir.

Nihai zafer için ise, daha çok muharebeler gereklidir. Mutlaka o da bir gün kazanılacaktır. Yeter ki, dipten gelen dalganın közü küllenmesin!
***10.07.2013


 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder