24 Mayıs 2023 Çarşamba

Dijitalleşme

 

 


 

 

 

Yusuf KÖSE



Dijitalleşme:

İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi

ve

Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Önsöz


Marksizm’in temel ekonomi-politik analizlerine, çözümlemelerine ve bir bütün olarak işçi sınıfının Marksist-Leninist dünya görüşü, ideolojisi ve siyasetine yönelik küçük burjuva sol liberal ve burjuva liberal eleştiriler devam etmektedir.

Bazı küçük burjuva düşünce sahipleri, işçi sınıfının devrimciliğini öldürüp, burjuva sınıfına karşı sınıfsız bir “prekarya” icat ederlerken (ki, bu yaklaşım 1960’lara kadar geriye gider) bir kısmı ise, dijitalleşmenin artmasıyla proletaryanın artık üretim sürecinin dışına çıkacağını ve kapitalistlerin sermaye birikimi için artı-değeri, canlı emekten değil makinelerden elde edeceğini ileri sürecek denli, sermaye birikiminin karakteristiğinden uzaklaşmışlardır.


Bazı küçük burjuva oportünistleri ise işçi sınıfının değiştiğini çünkü “özel mülkiyet” araçlarına sahip olduğunu ileri sürerek, sınıf tanımında burjuva liberal sınıf tanımlamalarına bir adım daha yaklaşmışlardır. Bu küçük burjuva sol liberal yaklaşımların özü; işçi sınıfının devrimci niteliğini “yitirdiğinin” ispat çalışmaları olarak öne çıkmaktadır.


Bu çalışmada, metaların değeri ve artı-değerin kaynağının nereden geldiği, kapitalist devletlerin neden işgününü durmadan uzatma eğilimi içinde olduğu ve yüksek teknoloji ile üretim yapan bazı uluslararası tekellerin incelenmesi yer almaktadır.

Covid-19 salgınının yoğun yaşandığı günlerde, işçi sınıfının üretim alanından çekildiği anda yaşamın nasıl da durduğuna tanıklık edildi ve teknoloji yoğun üretim tekellerinin (örneğin Amazon) daha fazla işçi almak istediklerini de o günün güncel basından izlendi. Ve bunlar, bu çalışma içinde ele alıp incelenmektedir.


Kapitalist sistemin işçi sınıfı sömürüsüne dayandığı, koronavirüs salgınıyla beraber milyonlarca işçinin işsiz kalmasında kendini daha net göstermektedir. Bu aynı zamanda kapitalizmde işçilerin güvencesiz oluşunun yalın bir göstergesidir. Bu olgu yeni ortaya çıkmayıp, kapitalizmin tarihi boyunca da işçiler iş garantisi olmadan yani güvencesiz olarak çalışmışlardır.

Emek-sermaye arasındaki çelişme; kapitalist sistem var olduğu sürece varlığını koruyacak ve bunun çözümü; özel mülkiyet ilişkilerine dayanan kapitalist üretim ilişkilerinin yıkılıp yerine insanlığın gerçek kurtuluşu sosyalist-komünist bir toplumun kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Kapitalizmin eskisi gibi olmayacağının” daha yoğun tartışıldığı kapitalist-emperyalist sistemin krizlerinin derinleştiği ve boyutlandığı anda, kapitalizmin varolmasını sağlayan artı-değerin kaynağının nereden geldiğini bir kez daha ortaya koymanın, işçi sınıfına olan güveni hep canlı tutmak ve sınıf mücadelesini geliştirmek açısından yararlı olacağı düşüncesindeyim.


Kapitalizmin bir yüzyıl daha göremeyeceği gerçeği de; başta işçi sınıfı olmak üzere, kitlelerin kapitalizmin her yönüyle çürümüşlüğüne daha yakından tanıklık etmesinin, yaşandığı bir sürecin içinde oluşumuz göstermektedir. İşçi sınıfının devrimci dinamiğinin diyalektik gelişimi; çürüyen kapitalist toplumun külleri arasından, özellikle son iki yüz yılı aşkın bir süredir çok ağır bedeller karşılığında geliştirdiği yeni bir devrimci toplumun filizlerini, özgürce geliştireceği uluslararası sosyalist toplumu kurmasının bütün nesnel koşullarının olgunlaştığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bu iyi bir gelişme.


Bu araştırma süreci içinde, kapitalist üretim biçiminin kendi işgücü nüfusunu üretemez eğilimi içine girdiğini saptamış bulunuyorum.1 Oysa, bugüne kadar, kapitalist üretim biçiminin bu eğilimi görülememişti. Kapitalizmin bu eğilimi de somut olarak bu kitap içinde ortaya konmaktadır.


Marksizm sadece entelektüel merakı gidermek için yapılan bir idman değildir, ne de akademik bir meraktır. O bir devrim teorisi ve bu yüzden de bir savaş aracıdır. Bu bakış açısından bakıldığında, çalışan nüfus içindeki bileşim ve sosyal eğilimlerle ilgili olarak yapılacak her türlü analizin değeri yalnızca kesinlikle, bize sınıf bilinciyle ilgili soruları yanıtlamaya ne ölçüde yardımcı olduğunda yatar.” (Baverman, Harry, 409)


Ayrıca, buraya şunu da eklemeliyim: Kapitalist bir toplumda, onun alternatifi ve daha ileri bir toplum olan sosyalizmin kurucusu işçi sınıfının sınıf mücadelesini geliştirmeye hizmet etmeyen bir araştırma ve analizin, sınıf mücadeleleri üzerinde gelişen toplumlar tarihinde bir değerinin olmadığı görüşündeyim. Çünkü devrimci teori, sosyal pratikten çıkan ve onu daha ileriye taşıyan devrimci bir özelliğe sahiptir.


Yusuf Köse

Kasım 2022

1Bu saptamayı ilk defa, “Artı-Değerin Kaynağı” araştırmamla (2020 yılı) ben yaptım. Bu güne kadar da böyle bir saptamaya rastlamadım. Tersine, “yapay zeka işçilerin yerini alıyor” yanlış saptaması vb. argümanlar ileri sürülerek, “kapitalist sermaye birikim sürecinin işçilerden vazgeçme eğilimi içine girdiği” gibi, kapitalizmin eğilimini tersten göstermeye çalışan yeni liberal düşünceler yaygınlaştırılıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder