KOMÜNİZMİN
DEĞERLERİNE
ve
KAZANIMLARINA
SALDIRMAK...!
Yusuf KÖSE
İşçi sınıfı hareketinin
gerilediği, burjuvazinin ise ideolojik, siyasal ve fiziksel olarak
saldırganlığının arttığı süreçlerde, komünizmin değerlerine yönelik
saldırılarda artar. Özellikle, küçük burjuva sol kesimlerde ya da örgütsüz
küçük burjuva solcularında, yeni bir arayışlar, işçi sınıfının komünist
düşüncelerinde “yanlış”lar bulurlar. Bunlarla da yetinmeyip, saldırı oklarının
hedeflerine, uluslararası proletaryanın büyük öğretmenlerini ve onların
düşüncelerini koyarlar.
Bunlar, MarksistLeninistMaoist düşünce
ve onların öğretmenlerine saldırdıkça rahatlarlar. Çünkü, burjuvaziye bir adım
daha yaklaştıklarını görürler. İdeolojik bağlamda burjuvaziye yaklaştıkça,
saldırının dozajı da artar. Artık zıvanadan çıkmışlardır. Bir nevi,
burjuvazinin minderinde işçi sınıfının yarattığı tüm değerlere karşı kağıt
üstünde “zikir” yaparlar. Ancak, “sol” düşüncenin yakasını da bir türlü
bırakmazlar. “Sol”culuktan vazgeçtikleri gün, işçi sınıfını ve ezilenleri
kandıramayacaklarını da bilirler ve böyleleri burjuvazinin de işine yaramaz.
Burjuvazi, her zaman, kitleleri burjuvazinin hizmetine sokacak düşünce ve bu
düşünceyi üreten ve savunan avanaklar arar ve bulur.
Marx, Engels, Lenin, Stalin ve
Mao burjuvazinin yanında, küçük burjuva oportünizmin seviyesiz saldırılarına maruz kalmışlardır.
Ancak, en büyük saldırı Stalin’e karşı yapılmıştır. Emperyalist burjuvazi ve
onun ağızından Kruşçev ve diğer kapitalist yolcular, Marx ve Lenin’in adını
kullanarak, Stalin’e emperyalist burjuvazinin ağızından saldırmaya ve onu
yıpratmaya devam ediyorlar. Ülkemizde de bir çok küçük burjuva sol akım ve sol
ruhu sönmüş “sol”cular, Stalin’e Kruşçev’in ağızından saldırmayı sürdürüyorlar. Aslında, onların hedefi, işçi sınıfının komünist düşüncelerini
revize ederek, burjuvazinin ürkmeyeceği bir düzeye çekmek. Bir başka deyişle;
MLM düşünceleri, kapitalist sistemin bir yedeği durumuna getirmek ve bunu
kitlelere komünist düşünce diye yutturmak.
Chavez öldüğünde, kendine komünist diyenlerden tutunda, bütün sol
kesim haklı olarak onu övdü. Hatta bazıları o kadar ileri gitti ki, onu,
günümüzün en keskin sosyalizm savunucusu ilan etti. Chavez’i övmeleri ve ona hak
ettiği değerleri vermelerinde eleştirilecek pek bir yan yok. Ancak, reformizmi,
göklere çıkarıp, buna karşın Mao’yu “küçük burjuva” olarak değerlendiren
“anti-Mao’cu”lara ne demeli. Mao karşıtlığıyla yatıp kalkanlar, siyasetlerini
bunun üzerine inşa edenlerin, Chavez’i “sosyalizmin savunucusu” olarak göklere
çıkarmaları, soruna nasıl baktıklarının da bir göstergesi olması yanında, bu, aynı zamanda küçük burjuvazinin reformist yanının dışa vurumuydu.
Bazı küçük burjuva kesimlerin
“keskin Marksist”liğinin altında, reformist bir hülya yatmaktadır. Bir benzetme
yapmak gerekirse, Chavez, günümüzün Sun Yat-sen’iydi. Ancak, onlar, Chavez’i,
sosyalizmin “en iyi savunucusu” ilan etmekten geri durmadılar. Bunu yaparken
de, sosyalizmin tüm ilkelerini hayata geçiren ya da geçirmek için mücadele eden
birisini “küçük burjuva” değerlendirmek, sapla samanı, Marksizmle küçük burjuva oportünizmini birbirine karşıtrımaktır.
Bazı küçük burjuvalarımız aynen böyle yapıyorlar. Uluslararası proletaryanın
büyük öğretmeni Mao’yu, neredeyse devrimci dahi görmeyecekler. İşte,
burjuvazinin istediği de bu. ML öğretiyi daha ileri mevzilere çekerek işçi
sınıfının devrim mücadelesinin teorik ve pratik hanesine önemli katkılarda
bulunmuş komünizmin bir öğretmenini, reformist birisinden daha geri bir düzeyde
ele almak, olsa olsa, küçük burjuvazinin mülkiyetçi zihniyetinin ürünü
olabilir.
İşçi ve emekçileri sosyalizmden
soğutanlar, komünizmin tarihsel değerlerine saldıranlar olduğunu söylemek
abartılı bir saptama değildir. “Sosyalist düşünceleri geliştirme” adı altında,
sosyalizmi çarpıtmak ne zaman sosyalizmi ilerletmek oldu ki?
Elbette, uluslararası
proletaryanın büyük öğretmenlerini papağan gibi tekrarlamak, Marksizmi bir
doğma olarak ele almak proletaryanın devrimine bir katkı değil, ama, sosyalizme
katkı anlamında, burjuvaziye karşı mücadeleyi revize etmek de bir katkı değildir.
Bu, olsa olsa, işçi sınıfını burjuvazi karşısında güçsüzleştirmek olur. Küçük
burjuvazinin pragmatizmi, işçi sınıfının devrimci düşüncesi karşısında her
zaman paniklemiştir. Stalin ve Mao konusunda da aynı durumdadırlar. Ne var ki,
uluslararası proletarya, burjuvazi karşısında yeni kazanımlar elde etmek için Stalin ve Mao’dan öğrenmek durumundadır.
Sınıf bilinçli proletarya,
sosyalizmi yeniden kitleler içinde bir umut haline getirmek istiyorsa; salt,
burjuvazinin karşı devrimci kampanyasına karşı mücadele yetersiz ve eksik
kalır. Bunun yanında, işçi sınıfı içinde gözüken oportünizme karşı da ideolojik
mücadeleyi asla ve asla aksatmamalıdır. İkincisi olmadan, birincisi gerçekleşemez.*** 21.03.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder