21 Mart 2013 Perşembe

KOMÜNİZMİN DEĞERLERİNE ve KAZANIMLARINA SALDIRMAK...!









 
KOMÜNİZMİN DEĞERLERİNE
ve
KAZANIMLARINA SALDIRMAK...!


Yusuf KÖSE

İşçi sınıfı hareketinin gerilediği, burjuvazinin ise ideolojik, siyasal ve fiziksel olarak saldırganlığının arttığı süreçlerde, komünizmin değerlerine yönelik saldırılarda artar. Özellikle, küçük burjuva sol kesimlerde ya da örgütsüz küçük burjuva solcularında, yeni bir arayışlar, işçi sınıfının komünist düşüncelerinde “yanlış”lar bulurlar. Bunlarla da yetinmeyip, saldırı oklarının hedeflerine, uluslararası proletaryanın büyük öğretmenlerini ve onların düşüncelerini koyarlar. 

Bunlar, MarksistLeninistMaoist düşünce ve onların öğretmenlerine saldırdıkça rahatlarlar. Çünkü, burjuvaziye bir adım daha yaklaştıklarını görürler. İdeolojik bağlamda burjuvaziye yaklaştıkça, saldırının dozajı da artar. Artık zıvanadan çıkmışlardır. Bir nevi, burjuvazinin minderinde işçi sınıfının yarattığı tüm değerlere karşı kağıt üstünde “zikir” yaparlar. Ancak, “sol” düşüncenin yakasını da bir türlü bırakmazlar. “Sol”culuktan vazgeçtikleri gün, işçi sınıfını ve ezilenleri kandıramayacaklarını da bilirler ve böyleleri burjuvazinin de işine yaramaz. Burjuvazi, her zaman, kitleleri burjuvazinin hizmetine sokacak düşünce ve bu düşünceyi üreten ve savunan avanaklar arar ve bulur.

Marx, Engels, Lenin, Stalin ve Mao burjuvazinin yanında, küçük burjuva oportünizmin  seviyesiz saldırılarına maruz kalmışlardır. Ancak, en büyük saldırı Stalin’e karşı yapılmıştır. Emperyalist burjuvazi ve onun ağızından Kruşçev ve diğer kapitalist yolcular, Marx ve Lenin’in adını kullanarak, Stalin’e emperyalist burjuvazinin ağızından saldırmaya ve onu yıpratmaya devam ediyorlar. Ülkemizde de bir çok küçük burjuva sol akım ve sol ruhu sönmüş “sol”cular, Stalin’e Kruşçev’in ağızından saldırmayı sürdürüyorlar. Aslında, onların hedefi, işçi sınıfının komünist düşüncelerini revize ederek, burjuvazinin ürkmeyeceği bir düzeye çekmek. Bir başka deyişle; MLM düşünceleri, kapitalist sistemin bir yedeği durumuna getirmek ve bunu kitlelere komünist düşünce diye yutturmak.

Chavez öldüğünde,  kendine komünist diyenlerden tutunda, bütün sol kesim haklı olarak onu övdü. Hatta bazıları o kadar ileri gitti ki, onu, günümüzün en keskin sosyalizm savunucusu ilan etti. Chavez’i övmeleri ve ona hak ettiği değerleri vermelerinde eleştirilecek pek bir yan yok. Ancak, reformizmi, göklere çıkarıp, buna karşın Mao’yu “küçük burjuva” olarak değerlendiren “anti-Mao’cu”lara ne demeli. Mao karşıtlığıyla yatıp kalkanlar, siyasetlerini bunun üzerine inşa edenlerin, Chavez’i “sosyalizmin savunucusu” olarak göklere çıkarmaları, soruna nasıl baktıklarının da bir göstergesi olması yanında, bu, aynı zamanda küçük burjuvazinin reformist yanının dışa vurumuydu.

Bazı küçük burjuva kesimlerin “keskin Marksist”liğinin altında, reformist bir hülya yatmaktadır. Bir benzetme yapmak gerekirse, Chavez, günümüzün Sun Yat-sen’iydi. Ancak, onlar, Chavez’i, sosyalizmin “en iyi savunucusu” ilan etmekten geri durmadılar. Bunu yaparken de, sosyalizmin tüm ilkelerini hayata geçiren ya da geçirmek için mücadele eden birisini “küçük burjuva” değerlendirmek, sapla samanı, Marksizmle küçük burjuva oportünizmini birbirine karşıtrımaktır. Bazı küçük burjuvalarımız aynen böyle yapıyorlar. Uluslararası proletaryanın büyük öğretmeni Mao’yu, neredeyse devrimci dahi görmeyecekler. İşte, burjuvazinin istediği de bu. ML öğretiyi daha ileri mevzilere çekerek işçi sınıfının devrim mücadelesinin teorik ve pratik hanesine önemli katkılarda bulunmuş komünizmin bir öğretmenini, reformist birisinden daha geri bir düzeyde ele almak, olsa olsa, küçük burjuvazinin mülkiyetçi zihniyetinin ürünü olabilir.

İşçi ve emekçileri sosyalizmden soğutanlar, komünizmin tarihsel değerlerine saldıranlar olduğunu söylemek abartılı bir saptama değildir. “Sosyalist düşünceleri geliştirme” adı altında, sosyalizmi çarpıtmak ne zaman sosyalizmi ilerletmek oldu ki? 

Elbette, uluslararası proletaryanın büyük öğretmenlerini papağan gibi tekrarlamak, Marksizmi bir doğma olarak ele almak proletaryanın devrimine bir katkı değil, ama, sosyalizme katkı anlamında, burjuvaziye karşı mücadeleyi revize etmek de bir katkı değildir. Bu, olsa olsa, işçi sınıfını burjuvazi karşısında güçsüzleştirmek olur. Küçük burjuvazinin pragmatizmi, işçi sınıfının devrimci düşüncesi karşısında her zaman paniklemiştir. Stalin ve Mao konusunda da aynı durumdadırlar. Ne var ki, uluslararası proletarya, burjuvazi karşısında yeni kazanımlar elde etmek için  Stalin ve Mao’dan öğrenmek durumundadır. 

Sınıf bilinçli proletarya, sosyalizmi yeniden kitleler içinde bir umut haline getirmek istiyorsa; salt, burjuvazinin karşı devrimci kampanyasına karşı mücadele yetersiz ve eksik kalır. Bunun yanında, işçi sınıfı içinde gözüken oportünizme karşı da ideolojik mücadeleyi asla ve asla aksatmamalıdır. İkincisi olmadan, birincisi gerçekleşemez.*** 21.03.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder