Ölülerinin Üzerine Basa Basa Geliyorlar!
Yusuf
KÖSE
Göçmenler
adı verilen; işçiler, emekçiler, toprakları alınmış köylüler,
üretim araçları yok edilmiş ya da ellerinden alınmış
mülksüzleştirilmişler; evleri başlarına yıkılmışlar,
bombalarla yok edilmiş ya da sakat bırakılmış tüm ezilenler,
açlığa mahkum edilmişler kararlı adımlarla, haramilerin üstüne
üstüne yürüyorlar.
Geliyorlar,
barikatları, tel örgüleri, denizleri, okyanusları aşarak,
önlerine dikilmiş askeri barikatları, ölüm melekleri adı
verilen insanlık düşmanı burjuvaziden kendi yarattıklarını,
emeklerini, alın terlerini, topraklarını geri almak için
geliyorlar.
Akdenizleri,
Ege denizleri, Pasifik ve Atlas okyanusunu aşarak, tel örgüleri 8
metrelik dikenli kalın duvarları, mayın döşenmiş sınırları,
arkalarından ölüler yığını bırakarak, ama geliyorlar;
ölümlerden korkmadan, ölülerinin üstlerine basa basa...
Göçmenler.
Doğdukları topraklarda yaşayamayanlar. Yerlerinden yurtlarından
edilenler, son dört yıl içinde 56 bin 800 ölü vermişler.
2014
yılından bugüne kadar Meksika’dan ABD’ye geçmek isteyen 3861
kişi ölmüş.
Afrika’dan
Avrupa’ya geçmek isteyenler, 2014 yılından bugüne kadar 18 bin
400 ölü bırakmış geride.
Asya ve Orta Doğu ülkelerinden
Avrupa’ya göç etmek isteyenler ise 8 bin 200 kişiyi “ölü”
olarak geride bırakmış.
Bu
istatistikler, kayıt altına alınabilenler. Bir de kayıt altına
alınmayanlar var. Kayıtlara düşmeyen ölü sayısı kayıtlara
düşenlerin belki de yarısı kadar.
“Medeni”
dünyanın, adına “göçmen kampları” dedikleri toplama
kamplarında kalanların sayısı ise belli değil. Ve ölenler
“kurtuldu” dedirtecek cinsten nazi zulüm ve yok etme kapmaları
gibi.
Kuzey
Amerika (ABD ve Kanada) ve Batı Avrupa, dünya zenginliğin %60’nı,
dünya nüfusunun da %17’ni elinde bulunduruyor. Servet dağılımında
neredeyse Afrika’nın adı yok.
Dünyanın,
ABD doları cinsinden 2018 yılı içinde serveti 317 trilyon ABD
doları kadar. Bu servet dünya nüfusuna eşit olarak dağıtıldığında
ise kişi başına ABD doları cinsinden 63.1001
servet düşüyor. Oysa dünyanın 2,5 milyarı aşkın insanı
günlük bir doların altında yaşıyor.
Dünya nüfusunun
yarısından (3,5 milyar) fazlası ise günlük iki ABD dolarından
daha az kazanıyor. Ama ABD’de yetişkin başına düşen servet
ise 403,970 ABD doları kadar.2
Kişi başına düşen servet ise 103 bin ABD doları kadardır.
Afrika’nın
ortalaması ise 2500 ABD dolarının altında. Afrika’da yaklaşık
1 milyar 300 bin kişi (Çin’in nüfusu kadar) yaşarken, ABD’de
ise 327 milyon kişi yaşıyor. Yani Afrika’nın üçte biri kadar.
Çin’de ise kişi başına düşen servet ise 51.874 ABD doları
kadar.
Latin
Amerika’da ise yetişkin başına düşen servet ABD doları
cinsinden 8.055. Bu istatistik, Latin Amerikalıların neden Kuzey
Amerikaya doğru kitlesel olarak yürüdüğünün ve ABD’nin
kapısına dayandıklarının ekonomik açıklamasıdır.
Aynı
şekilde Afrikalıların neden özellikle Batı Avrupa’ya
yürüdüğünü yine aşağıdaki veriler açıklar. Avrupa’da
kişi başına düşen servet 85 bin 402 ABD doları kadardır.
Dünya’da
42 milyon milyarder varmış ve dünyanın en zengin 8 kişinin
toplam parasal geliri (426 milyar ABD doları), dünya nüfusunun
yarısının parasal gelirinden fazla.3
Diğer
bir rakam ise daha da korkunç: dünyanın en zengin %10’u, dünya
finansal varlıkların %78’ini elinde bulunduruyor. Bu dağılımı
burjuva liberalleri “eşit dağılım” anlamında olumlu bir
gelişme olarak değerlendiriyor.
Daha
fazla veri vermeye gerek yok. Bu rakamlar, Latin Amerikalı
yoksulların ölümü ve her türlü eziyeti göze alarak aylarca
ABD’nin üstüne üstüne neden yürüdüğünü açıklar. Yine
Afrika ve Asyalı yoksulların, ölümü ve her türlü eziyeti göze
alarak neden Avrupa ülkeleri üstüne üstüne yürüdüklerinin
açıklar.
Ve
bu ekonomik veriler, sınıf çatışmalarnı, ırkçılığın
yükselmesini ve emperyalistlerin neden hummalı bir şekilde savaş
hazırlığı içine girdiklerini de açıklar.
Afganistan,
Irak, Suriye ve Yemen’de işçi ve emekçilerin katledilmesini de
açıklar, bu veriler.
Bu
veriler, Avrupa ve ABD’de ırkçılığın, iç faşistleşmenin
neden geliştiğini ve Türkiye’de faşist diktatörlüğün bütün
burjuvazi tarafından neden el üstünde tutulduğunun açıklamasını
da verir.
Aynı
veriler, doğanın neden katledildiğini, bir hafta içinde ABD’de
bir, Çin’de ise iki yeni milyarderin ortaya çıkmasına karşılık,
göç yollarına düşenlerin her geçen gün katalanarak nasıl
çoğaldığının açıklamasını da yapar.
Afrika,
Asya ve diğer yoksullaştırılmış bölgelerden Avrupa’ya, Latin
Amerika’nın en yoksul ve en ücra bölgelerinden ABD’ye
yürüyenler, kendilerinden alınmış olanları geri almak için
geliyorlar ve onları durdurabilecek hiç bir güçte yoktur.
“Medeni”
burjuvazi, yoksulaştırdıkları kitlelerin kendi haklarını almak
için kapılarına dayanmalarını önlemek için sınır duvarlarını
yükseltmekte buluyorlar.
1945 yılında dünyanın hemen her yerinde
hiç bir sınır duvarı yok iken, ülkeler arasına yüksek ve kalın
duvar örmenin yanında kalın tel örgülerle çevirme %70 oranında
artmış. Ve bugün 67 ülke yoksulların akınından korunmak için
kendi sınırlarına duvar örmüşler. Bunu en çokta gelişmiş
ülkeler yoksul bıraktıkları ülkelere karşı örmektedir.
Duvar
örme işi özellikle 2000 yıllarının başından bugüne kadar %50
ranında artmış. Berlin duvarı üzerinden anti-komünist
propaganda yapanlar, Berlin duvarının yıkılışından günümüze
kadar duvar örme işin %55 oranında artırmışlar.4
Ancak,
burjuvazinin unutur göründüğü ya da görmezden gelmek zorunda
kaldığı ya da önleyemediği bir yükselişte, işçi ve
emekçilerin burjuvaziye karşı ölümüne direneceğinin ve kendi
dünyalarını yaratacaklarını da açıklar.
Mülksüzleştirilmiş
emekçilerin ücretli kölelik zincirlerini kırarak ve bütün sınır
duvarlarını yıkarak, yürüyüşlerini; özgür, eşit ve
paylaşımcı dünyalarını kuracakları güne kadar sürdürücekleri
de bu verilerin içinde kendini net olarak görünür kılmaktadır.
Sınırları yıkarak gelenler ile sınırların içinde ücretli köle olarak çalışan emekçilerin birleştiği gün burjuvazi için başlangıcın sonu olacaktır.
Sınırları yıkarak gelenler ile sınırların içinde ücretli köle olarak çalışan emekçilerin birleştiği gün burjuvazi için başlangıcın sonu olacaktır.
Burjuvazinin, mülksüzleştirilmiş ve ücretli köle haline
getirilmiş bu kitlelerin gücünü yenecek gücü yoktur. 17.11.2018
***
1
Allianz Global Wealth Report 2018
3
OXFAM
4
NZZ am Sonntag 22..02.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder