TARİH KOMÜNİSTLERİ BEKLİYOR
Yusuf KÖSE
Dünya
Bir yılı daha geride bırakıp yeni
bir yıla giriyoruz.
Dünyamıza egemen olan
kapitalist-emperyalist sistem, "köpeksiz köyde değneksiz dolaşıyor" gibi,
yine topuyla, tüfeğiyle, savaş uçakları ve füzeleriyle ve tüm kanlı vahşetiyle,
dünyamızda dolaşıp duruyor. Emperyalist burjuvazi; ne sermaye birikimine, ne
hükümranlığa ne de insan ve doğayı katletmeye doymadığı gibi, kendi aralarında
alabildiğine bir egemenlik çatışması da olanca hızıyla devam etmektedir.
Bugün, dünyamızın en başat
özelliği; emperyalist savaş tehlikesidir. Emperyalist
burjuvazi, 2008 krizini aşamadığı gibi, yeni krizlerle karşı karşıya kalmıştır.
Başta, enerji yataklarının yoğun olduğu Ortadoğu’da birbirini altetme ve
egemenliklerini (ve pazar alanlarını) genişletmek için silahlarını birbirlerine
doğrultmuşlardır.
Emperyalist egemenlik alanı tek
Ortadoğu’yla sınırlı kalmayıp, Ukranya’dan Güney Çin Denizi’ne kadar uzanan,
Latin Amerika ve Afrika’yı da bütünüyle içine alan geniş bir alanı
içermektedir.
Emperyalist saflar ve
bloklaşmalar giderek netleşmekte ve askeri hazırlıklar yapılmaktadır. AB gibi
ülkelerde ve ABD’de bir taraftan iç faşistleşme ciddi bir olgu olurken,
ırkçılık esas politik bir güç haline getirilmektedir.
Türkiye
Türkiye ise, emperyalist Batı
bloku’nun bir savaş üssü haline getirilmiştir. İçeride, işçi sınıfı ve
emekçiler kanlı bir şekilde susturulurken, işçi ve emekçilerin dostu demokratik
Kürt Ulusal Hareketi ise askeri bir saldırıyla karşı karşıya bırakılmıştır.
Dinamik kitlesel bir güç ve güçlü
bir askeri yapısının olması ve herşeyden önce de demokratik yapısı; Kürt Ulusal
Hareketi’ni, emperyalistlerin desteğindeki faşist Türk devletinin öncelikleri
arasında ki, askeri saldırısının hedefi haline getirmiştir.
ABD ve Batı burjuvazisinin
Rojava’da Kürt ulusal güçlerine karşı kısmen işbirliği yapmaları ve sessiz
kalmaları, bölgedeki emperyalistler arası çelişmeden kaynaklanmaktadır.
Türkiye işçi sınıfı, hem örgütsüz
hem de sessizdir. Dinci faşist hükümete ve devlete karşı, gerçek gücünü
gösterememektedir. Bunun böyle olmasının birinci nedeni; devlet yanlısı
sendikaların işçiler üzerindeki baskıcı etkileri ve komünistlerin bu
alanlardaki örgütlenme faaliyetlerinin oldukça zayıf oluşudur.
Türkiye işçi sınıfı kendi
sınıfsal sorunlarına açıktan sahip çıkmadıkça, Kürt ulusunun ezilmesi
karşısında yerini aktif bir şekilde almadıkça, emperyalist savaş tehlikesine
karşı mücadele etmedikçe, faşist Türk devletinin baskı ve zulmünüde hep
omuzlarında taşımak zorunda kalacaktır.
Sonuç
Uluslararası işçi sınıfı ve
ezilen halkları ve ezilen ulusları ciddi mücadele günleri beklemektedir. 1.
Emperyalist paylaşım savaşı, 17 Ekim Rus Devrimi’ni tarih sahnesine çıkarırken,
2. Emperyalist Paylaşım Savaşı ise, başta Çin Devrimi olmak üzere Balkan ve
Doğu Avrupa işçi sınıfı ve halklarının kurtuluşunu sağlamıştır.
Yeni bir emperyalist savaş ve
saldırganlık sürecinin, önümüzdeki yıllarda, işçi sınıfı ve emekçilerin sermaye
sınıfının kapitalist dünyasına karşı güçlü devrimci sınıf saldırılarını
çıkarmaması için hiç bir neden yoktur.
Biz komünistler, hayallerimizi
gerçekleştirmek için çaba harcadık. “Ama bazen gerçekler, hayallerimizin
gerçekleşmemesi için direnirler.”[1]
Bu günümüzün özetidir.
Ancak, hayallerimizin
gerçekleşmesi için çaba harcamaya devam edeceğiz ve dünyayı sermaye sınıfının
elinden alıp yaşanır bir duruma getireceğiz. Çünkü bizim hayallerimiz, o
gerçeklerin içindeki çelişmelerin çözümünden başkası değildir. Bu bağlamda,
tarih daha fazla bekleyemez.
Burjuvazi için tarih beklemesini
bilmediği için, emperyalizm krizden krize giriyor. Ancak, işçi sınıfı ve
emekçilerin sosyalist kurtuluşu için tarih bekliyor.
Sosyalizm ve komünizm
mücadelesiyle bekleyen tarihe, 2016 yılında biraz daha yaklaşmak azmi ve
mücadelesi dileğiyle...
Sermaye sınıfının kapitalist
dünyasına karşı, sosyal ve ulusal kurtuluş mücadelesi veren herkese iyi yıllar!
27 Aralık 2015