Eleanor Marx’ın 116. ölüm yıl dönümü anısına...
Marksizmin Militan
Savunucusu;
Eleanor Marx
(Tussy)
“Ben asla dua
edemem, çünkü tanrı ölmüştür!
Ben asla ağlayamam,
çünkü göz yaşları kurumuştur!
Ben asla
umutlanamam, çünkü umutlar tükenmiştir!”[1]
Yusuf KÖSE
Ağıtlar acılıdır. Gidenin
yerinin doldurulamayacağı anlatılır. Bazen ise, gitmemesi gereken gidenle
birlikte her şeyin bitiği sanılır. Tussy öldüğünde de böyle yakılmıştı ağıtlar.
Marx’ın bütün kızları
devrimciydi. En büyük kızı Jenny Marx Longuet, sosyalizme inandığı gibi bunun
mücadelesini verenlerin başında geliyordu. Kocası Charles Longuet, Fransız
sosyalizmin öncülerindendi. Kendisi aynı zamanda gazeteci ve yazardı. Ancak, 39
yaşında kanserden erkenden ölmesi, onun daha fazla eser bırakmasına da engel
oldu.
Marxların 2. Kızı Laura ise,
diğer kardeşlerine oranla daha uzun yaşadı. Laura’nın kocası Fransız Sosyalist
Partinin kurucu ve terosiyenlerinden Paul Lafargue’dir. Laura’da babasının bir çok kitabını
Fransızca’ya çevirdiği gibi, eşi Paul Lafargue’nin kitaplarını da ingilizceye
çevirmiştir. Laura ve Paul ölene kadar II. Enternasyonal’le ilgilerini
kesmemişler, Marksist düşüncelerin yayılmasına hizmet etmişlerdir. Her ikisi de
1911 yılında kendi yaşamlarına aynı anda son verdiler.
Elbette, Marxların evindeki
Helene Demutha’yı anmadan geçmek olnaksızdır. O da, Marxların bütün yaşamlarını
ölene kadar paylaşmıştır. Marxların mücadelesine katkısı, özverili oluşuyladır.
Engels, 4 Kasım 1890 yılında
ölen Helene’nin mezarı başında şunları gönül rahatlığıyla söyler:
“Marx, partinin güç anlarında,
ondan sık sık öğüt alırdı... ve bana gelince, Marx’ın ölümünden sonra yaptığım
bütün çalışmaları, büyük ölçüde, Marx’ın ölümünden sonra gelme onurunu bahşettiği
evimde varlığının bana sağladığı güneş ışığına, yardımına borçluyum.” Ve
Engels’in bu sözlerini, Eleanor şöyle tamamlar:
“Onun, Marx için ve Marx’ın
ailesi için ne olduğunu ancak biz bilebiliriz ve bunu anlatmak olanaksızdır. Bu
kadın, 1873’ten[2]
1890’a kadar, her zaman bizim dostumuz
ve desteğimiz olmuştur.”[3]
Marxların en militan kızları
hiç kuşkusuz Tussy (Eleanor Marx) idi. Eleanor’a aile içinde Tussy deniyordu.
Ve bu isim onun gerçek ismi olarak da kaldı. 1855-1898 yılları arasında yaşayan
Tussy, bilimsel sosyalizmin gerçek anlamda öncü kadınlarındandı. Daha ilk
gençlik yıllarında ateşli bir devrimci ve Londra sokaklarında işçi grevlerinde
yer alan ve işçilere önderlik eden bir sendika lideri ve önderiydi.
1871 Paris Komünü, yaşı küçük
olmasına karşın Tussy’i derinden etkilemişti.
Çünkü, o, Paris Komünü ilan edildiğinde kız kardeşi Laura’nın Paris’teki
evindeydi. Komünün yenilgisinden sonra, Fransa’nın İspanya sınırındaki bir
köyde sığınmak zorunda kaldılar. Paris
Komünü onu o kadar etkilemişti ki, çok genç yaşta Paris Komünü önderlerinden
birine aşık oldu ve onun yazdığı “Paris Komünü” üzerine kitabını ingilizceye
çevirdi.
Marx, 26 Mayıs 1872 yılında
Wilhelm Liebknecht’e yazdığı bir mektupta, Tussy için şöyle diyordu:
“Tussy ... tepeden tırnağa
politikacı oldu”[4]
Tussy, 17 yaşında, babasının asistanlığını yapmaya başladığı gibi, aynı zamanda
ateşli bir devrimci politikacı olmuştu.
Daha genç yaşlarda tiyatroya
ilgi duyan Tussy’nin, ilgi alanı giderek bilimsel sosyalizm olmuştu. Bilimsel
sosyalizme ilgi duyması ve onun bir militan savunucusu olması, diğer sanatsal
ve kültürel etkinliklerinin ve çalışmalarının önünde engel değil, onların birer
parçası ve devamıydı. Komünistlerin hayat kaynakları toplumun tüm
etkinliklerinde kendini buluyordu. Tussy’de, Marx ve Engels’in öğrencisi
olarak, onların izinden gidiyordu. Çeviriler, sanatsal etkinlikler ve
gazetelerde yazı yazmaların yanında, toplantı ve gösterilerde konuşmacı olarak
öne çıkıyordu.
Tussy oldukça yetenekli
birisiydi. Bir çok konuda araştırma yaparken, aynı zamanda ingilizceden almancaya ve fransızcaya çevirilerde yapıyor, gazetelerde yazılar yazıyor,
Marksizme getirilen eleştirilere cevap veriyor ve uluslar arası politikalar üzerinde polemikler
yürütüyordu. Başta kadın sorunu olmak üzere, edebiyat konusunda da araştırma ve
yazıları sosyalist dergi ve gazetelerde yayınlanıyordu.
Bazı küçük burjuva yazarlar,
Tussy’i “feminist” ya da "anarşist" olarak göstermeye çalışır. Oysa, o, Marx ve Engels’in
yolunda giden bir komünisti. Kadın sorununa yaklaşımı da Marksistçeydi.
Shakespeares Marx’ların evinde
baş kitaplarından biriydi. Tussy’de bundan oldukça etkilenmiştir. Ve
Shakespeare üzerine bir çok araştırmayı ingilizceye çevirmiştir. Marx”ların
evinde Shakespeares’in eserleri baş ucu kitapların biri olmasının bunda etkisi
vardı.
Marx’ların kızlarının üzerinde,
en fazla, yazı ve araştırma yapılan, biyografik eserler verilen hiç kuşkusuz
Tussy’dir. Hemen hemen bütün ülkelerde Tussy üzerine yazılar ve araştırmalar
yapılmış ve yayınlanmıştır. Bu da onun, salt Marx’ın kız olmasından ötürü
değil, bilimsel sosyalizmin inançlı propagandacı ve mücadelecilerinden biri
olmasından ileri geliyor.
Tussy’nin Marksizme en önemli
katkısı hiç kuşkusuz, Marx’ın ölümünden sonra onun eserlerini Engels’le
birlikte yayına hazırlmasıdır. Özellikle Kapital’in 3. Cildinin düzenlenmesi ve
yayına hazırlanmasında önemli bir payı vardır.
İşçi Lideri Eleanor Marx
Tussy bilinçli bir Marksist
olmasının yanında işçi sınıfının militanlarından biriydi. Örgütçü birisiydi. Nerde
işçi eylemleri varsa, Tussy oradaydı. Özellikle yaşadığı ülke olan İngiltere’de,
işçi eylemlerinin örgütleyicisi ve konuşmacısı olarak Tussy yer almıştır.
Eleanor (Tussy), her ne kadar oyuncu
olmak istemişse, özelikle de Shakespeare’in oyunlarını sahnede canlandırmak
onun hayalleri arasında olmasına karşılık, bu hayallerini yarıda bırakıp,
işçiler arasında sosyalizmin yayılması için örgütlenme ve ajitasyonu öne
çıkarmış, başta İngiltere olmak üzere bir çok ülkede işçilere propaganda ve
ajitasyon yapmıştır. Örneğin, İngiltere’de bir çok işçi grevi ve direnişinin
örgütlenmesinde onun önderlik ettiği görülür.
Eleanor Marx, İngiliz sendika
ve işçi hareketinin önde gelen liderlerinden birisidir. O dönemde, onun ingiliz
sendikalarının örgütlenmesinde emeği gözardı edilemeyecek kadar fazladır ve işçi
hareketindeki rolü ciddidir.
Onun yaşamına damgasını vuran bazı eylemlerini
kronolojik olarak şöyle sıralayabiliriz:
1885’de, Londra’da binlerce insanın düşünce özgürlüğü için toplanadığı
alanda yerini alır. Burada, polislerin saldırılarına karşı, hep birlikte karşı
konur.
1886 yılında, ABD’ne giden Eleanor,
burada kırktan fazla şehiri gezerek, işçilere yönelik prapaganda ve ajitasyon
yapar. Bu gezi, sıradan bir turistik gezi olmayıp, Marksizmin işçiler arasında
yayılması amacıyla yapılmıştır. Bu Gezide ona, eşi Edwar Aveling’de katılır.
Daha sonra Wilhelm Liebknecht’de bu geziye katılır ve ortaklaşa çalışma
yaparlar. Bu gezinin sonucu, “Amerika'da İşçi hareketi” ve “Şikago Anarşistleri”
adlı uzun makaleleri yazar.
6 ay sonra ABD gezisinden dönen
Tussy, yeniden Londra’da işçiler arasında kendini bulur. Londra’nın meşhur Hyde Park’ında, devletin yeni
ceza kanunlarına karşı miting yapılır. Bu mitingde yaklaşık 150 bin kişi
vardır. Eleanor konuşmacıdır.
13 Kasım 1887’de, Londra’nın en
meşhur meydanlarından Traflagar’da 100 bin işçi toplanmıştır. Yine Eleanor
vardır ve polisler göstericilere saldırır. Bu olay İngiltere’de “Kanlı Pazar”
olarak geçer. Ve Eleanor burada tarihi bir konuşma yapar: “İşçiler içinde en
büyük bomba etkisini sosyalist ajitasyon ve propaganda yapar” diyerek anarşistlerin
provaktif tavrını eleştirir ve kitleleri etkilemesini bilir.
1889’da Büyük Biritanya ve
İrlanda Ulusal Gaz İşçileri Birliğinin kuruluşunda yer alır ve sendika
liderlerine eğitim dersleri verir.
Yine bu yıl içinde, Hyde
Park’da Dok işçilerinin grevini örgütler ve büyük bir miting düzenlenir. Eleanor
bu direnişin en önünde ve örgütleyicileri arasındadır.
1889 Aralığında, Londra’daki kablo
ve lastik fabrikasında grevin örgütlenmesine önderlik eder. Burada "Genç İşçiler
Direnişi Derneğini" kurar. Bu grev Eylül
Aralık ayaları boyunca devam eder. Grevi, Engels, Paul Lafargue ve Laura
(Marx), Clara Zetkin ziyaret eder. Bunların da olduğu bir toplantıda Eleanor
konuşmacı olarak kürsüye çıkar. Ve işçilere seslenir. O iyi bir ajitatördür.
Aynı yılın Aralık ayında, Gaz ve
Genel İşçi Birliklerinin kuruluşuna kesin bir şekil verilir.
Aralık 1889-Şubat 1990 arasnda,
Gaz işçilerinin grevi örgütlenir ve Tussy bu grevin örgütlenmesinde aktif rol
alır.
4 Mayıs 1890’da, Hayde
park’da Mayıs Mitingi yapılır. Bu
mitinge yaklaşık 250 bin-300 bin arası kişi katılır. Bunun örgütlenmesinde Eleanor
ve Eduard Bernstein vardır ve konuşmacı olarak kürsüde yerlerini alırlar.
1-6 Eylül 1890’da Liverpool’da
yapılan Trade-Union sendikasının toplnatısına delege olarak katılır.
10 Ekim 1890’da, Fransa’nın Lille
kentinde yapılan Fransız İşçi Partisinin VIII. Toplantısına, Londra’daki Gaz ve
Vasıfsız işçiler Derneği adına, eşiyle beraber katılır ve kongreyi selamlarlar.
Ayrıca Kongre’nin bir oturumuna da başkanlık eder.
1891 yılı sonunda Kuzey
İrlanda’ya gider ve kaldığı 8 gün boyuca misafir (göçmen) işçilere propaganda yapar
.
.
1 Mayıs 1892 yılında, Londra
Hyde Park’da yüzbinden fazla işçinin katıldığı miting yapılır. Mitingin
platformunda Friedrich Engels ve Eleanor Marx vardır.
29 Şubat 1892’de, İngiltere’de,
300 bini aşkın kömür maden işçileri, 8 saatlik işgünü için greve gider. Bu,
İngiltere’nin o güne kadar en büyük işçi direnişlerinden biridir.
Bu direniş için, Tussy Marx,
Berlin’de yayınlanan, “Sosyalist Politk Merkzi Yayın” da şunları yazar:
“Gençler altı saat çalışmak
istiyor. Ancak onlar 11 saat çalıştırılıyor ve onların istemleri dikkate
alınmıyor.”[5]
Tussy, başta İngiltere olmak
üzere dünyanın her yerinde işgünün 8 saat olması için yoğun mücadele verir.
Hemen hemen günlük ve haftalık sosyalist gazetelere yazılar yazar ve burjuva
gazetelerine ropartaj verir. Özelllikle işçileri aydınlatmak için gece gündüz
çalışır. Oradan oraya koşar ve asla yerinde durmaz. O günün koşullarında “kadın
olmanın ne demek olduğu” dikkate alınırsa, Tussy’nin çalışmalarının zorluğu da
kendiliğinden ortaya çıkar.
1892 Temmuz başlarında yapılan,
Büyük Biritanya ve İrlanda Gaz İşçileri ve Genel İşçi Birliği (sendika) 3.
Ulusal Kongresi’ne katılır.
1893 Ocak ayında İngiltere’nin
başta Edinburg olmak üzere bir çok kentinde işçilere propaganda yapmak için
geziye çıkar.
Bu yıllarda İngiltere’de
işçiler, günlük çalışma saatini 8 saate düşürmek için mücadele ederler ve bir
çok yerde grevler yapılır. Ocak 1898’de Pamuk işçileri ve Makine Sanayi işçileri
8 saatlik işgünü için greve gider ve yenilgiye uğrar. Yenilginin asıl nedeni
ise; Eduard Bernstein’ın uzlaşmacı reformist tavrı olmuştur. Eleanor, güvendiği
Bernstein’ın gerçek yüzünü ilk defa bu grevde görmüş ve hayal kırıklığına
uğramıştır.
Tussy, sadece ingiltere işçi
sınıfıyla değil, hemen hemen haber alabildiği bütün ülkelerin işçileri ve
onların hakları ve yaşamlarıyla yakından ilgileniyordu.
25 ocak 1893 yılında, arkadaşı
Dollie Radford’a gönderdiği bir mektupta şöyle yazar:
“Siyah ülkelerin durumu
korkunç. Hiristiyan inancı bu kadar yoksuluğa katlanmayı mı gerektiriyor? Bu
nasıl görülmezlikten gelinir? Ben insana inanmasaydım, böyle bir yaşama
katlanamazdım.”[6]
Tussy, bütün ezilenlere karşı
sempati duyduğu gibi, sömürücülere karşı da nefertle doluydu. Yahudilerin
dıştalanmasına da karşıydı. Bu nedenle, “ben bir yahudiyim” diyebiliyordu.
Tussy, işçi sınıfı içindeki
çalışmalarını ve buradan çıkardığı dersleri, özellikle de İngiltere işçi
sınıfının durumunu anlatan bir de kitap çalışması yapmış, “İngiltere’de İşçi
sınıfı Harketi” adıyla yayınlanmıştır. Bu kitap, Wilhelm Liebknecht’in
önsözüyle Nürünberg’de Almanca olarak da basılmıştır.
2. Enternasyonal’in Sözcüsü ve Hamalı Eleanor Marx
İşçi harketini, Enternasyonal
çalışmadan ayırmak olası değildir. Marksist anlayışlardan en önemlisi, bütün
ülkelerin işçi hareketinin birliğini sağlamakıtr. Komünist Manifesto’nun temel
sloganlarından biri: “Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz”dir. Eleanor’da, işçi
hareketi içinde çalışan birisi olarak 2. Enternasyonal’de yer almıştır. 2.
Enternasyonal’de, salt bir katılımcı olarak değil, örgütleyicisi, delegesi, zaman
zaman sözcüsü olarak öne çıkan birisi olmuştur.
6 temmuz 1889’da 2.
Enternasyonalin kuruluş hazılıklarını yapmak için Paris’e gelen Eleanor, burada
“ Sosyalist Enternasyonal Kongresi” adı altında hazırlık çalışmalarına katılır
ve 1890’da 14-20 Temmuz arasında Paris’te I. Kuruluş Kongresi yapılan 2.
Enternasyonal’de Clara Zetkin’in konuşmalarını İngilizce ve Fransızca’ya çevirir.
14-17 Ekim 1890’da, Almanya
Sosyal Demokrat (SPD) Partisi’nin Halle şehrinde yapılan kongresine, yabancı
konuk olarak davet edilen Eleanor, burada, “genel olarak sosyalizm ve işçi
hareketi üzerine bir konuşma yapar. Kongre bitiminden sonra, August Bebel,
Wilhelm Liebknecht ve SPD’nin diğer yöneticileriyle, 2. Enternasyonal’in
Agustos 1891 yılında Bürüksel’de yapılacak toplantısı için hazırlık
çalışmalarını değerlendirirler.
Tussy, 2. Enternasyonal’in
Bürüksel’de yapılan 2. Kongresi’ne, “Büyük Biritanya ve İrlanda Delegesi”
olarak katılır. Ve buradaki işçi sınıfının durumu ve çalışmalarıyla ilgili
olarak görüşlerini rapor haline getirerek broşür olarak Kongre’ye sunar.
Eleanor’un ilk defa bu
kongre’ye sunduğu, “aynı işte çalışan kadın ve erkek işçilerin ücretlerinin
eşit olması” önerisi karar haline getirilir. İngiltere’de kadın ve erkek
işçilerin eşit ücret alması, cinsiyet ayrımına son verilmesi ve 8 saatlik
işgünün yasallaşması için mücadele, Eleanor önderliğinde bir kampanya şeklinde
yürütülür.
Eleanor Marx, işçilerin
sendikalarda örgütlenmesinin kurtuluş olmayacağını da biliyordu ve sosyalist
partinin kurulmasını ve parti içinde örgütlenmeyi savunuyordu. İngiltere sosyal
demokrat federasyon deneyimi olmasına karşılık, bu örgütlenme uzun bir süre
yaşmadı ve dağıldı.
1893’de Zurih’te yapılan 2.
Enternasyonal’in 3. Kongresi’ne, “Gaz İşçileri Sendikası’nın Delegesi”
sıfatıyla katılır. Ve bu kongre’de Clara Zetkin ile birlikte hareket eder.
1896’da 27 Temmuz- 1 Augustos
günleri arasında Londra’da 2. Enternasyonal’in IV. Toplantısı yapılır.
Kongre’nin Londra’da yapılmasını Eleanor Marx ister. Bu kongre’nin en önemli
özelliği kadın sorununu ele alması olacaktır. Bu konuda Clara Zetkin, Emma
Ihrer ve Adelheid Popp ile birlikte çalışılır. Kongreye, kadınların seçme ve
seçilme hakkı da dahil politik örgütlenme haklarının savunulması, karar olarak
sunulur. Ayrıca, Eleanor Marx tarafından, Kongre’ye, “işçi sınfı hareketi
içinde yer alan kadınların delege olarak daha fazla katılmasını ve özel
kontenjan tanınmasını” karar altına alınmasını önerir.
Eleanor Marx’ın (Tussy) Eserleri
Eleanor’un yazıları arasında en
bilinenlerini, Kadın Sorunu ve İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu kitaplarıdır.
Bunlar, Wilhelm Liebknechet’in ön sözüyle broşür olarak basılmıştır. Ayrıca,
sayısız makele ve söyleşileri gazete ve dergilerde yayınlamıştır. Yine,
Kocasıyla birlikte yazdığı, “Amerika’da İşçi Sınıfı Hareketi” de o sırlarda
yayınlanan önemli eserleri arasında yerini almıştır. Bu kitapların hepsi, o dönemde
İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak yayınlanmıştır.
Eleanor’un kadın sorununa
yaklaşımı, marksist bir yaklaşım olup, kocası Edward Aveling’le birlikte
yazdığı “Kadın Sorunu” adlı uzun makalesi, August Bebel’in, “Kadın ve
Sosyalizm” adlı eserinin değerlendirmesinin içerir. Kadın ve erkek eşitliğinin
üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılmasında ve devletin
sönmesinde görür.
Eleanor, “Fabrika Cehennemi”, “İrlanda
Dinamitçileri”, “Şikago Anarşistleri” ve
“1 Mayıs Hyde Park Konuşmaları” da onun basılmış eserleri arasındadır. Yine
“Marx’ın Değer Kuramı” ve daha bir çok makalesi, onun Marksist kimliğini
tartışmasız ortaya koyan eserler arasında yerini alır. Ayrıca, Rusya’da
Marksizmin gelişmesini yakından görüp, “Rusya’da yer altı örgütlenmeleri” adlı
makaleyi yazmıştır.
Eleanor’un, “Karl Marx I ve
Karl Marx II” diye yayınlanmış biyografik makaleleri vardır.
Eleanor Marx iyi bir hatip
olmanın yanında iyi bir yazar ve çevirmendi. Onu “dil bilimci” olarak kabul edenlerde vardı. Çünkü, İngilizce,
Fransızca ve Almanca’ya hakimdi ve birinden diğerine rahatlıkla çeviri
yapabiliyordu. Çeviri kitapları arasında edebi eserler olduğu gibi politik
eserlerde vardı.
Örneğin, Eduard Bernstein’in,
“Ferdinand Lasell’in Sosyal reformu”’nu ingilizceye, yine Plehanov’un,
“Anarşizmi Sosyalizmi mi” kitabını, İngilizceye, Hippoltyte Posper
Lissagaray’ın “1871 Komünün Tarihi”ni fransızcadan ingilizceye çevirilerini
yapmıştı.
Eleanor Marx, Karl Marx ve
Engels’in bir çok kitabının yayınlanmasının editörlüğünü de üstlenmiştir.
Bunlar arasında, Almanya’da Devrim ve Karşı Devrimler, Karl Marx ve Friedrich
Engels’in, “Doğu Sorunu” adıyla Türkiye’de de Sol Yayınları tarafından
yayınlanan, makalelerinden oluşan eserin derlenip yayına hazırlanması, Eleanor
ve Edward Aveling’in ortak çalışması sonucu, ancak 1897 yılında gerçekleşebilmiştir.
Yine, Marx’ın, “Ücret, Fiyat ve Kar”ın yayınlanmasının editörlüğünü de Eleanor üstlenmiştir.
Eleanor Marx’ın Ölümü
Eleanor Marx üzerine yığınlarca
araştırma ve inceleme yapılmasına, yazılmasına ve bunların yayınlanmasına
karşın, ülkemizde onun üzerine yayınlanmış kitap yok gibidir. Başka ülkelerde
yayınlanan ktapların da çevirileri yapılıp yayınlanmamıştır. Ve Eleanor Marx
üzerine hala kitaplar, makaleler yazılmaya devam etmektedir. En son, 2002
yılında basılan Alman yazar Ewa
Weissweiler’in “Babasının Kızının Dramı,
Tussy Marx” adlı önemli biyografik kitabı bunun bir örneğidir.
Eleanor Marx’ın mücadeleci bir
kadın oluşu bilinmesine karşın, nedense ismi, o zamanın diğer kadınlarının gerisinde
kalmıştır. Örneğin, 8 Mart’larda Eleanor Marx’ın isimi ve fotoğrafı öne çıkarılmaz. Adeta Eleanor
yok sayılır ve onun mücadelesi görünmezden gelinir. Oysa, o dönemde,
komünist kadınlar içinde öne çıkan Clara
Zetkin değil, Eleanor Marx’dır. Clara Zetkin, Eleanor Marx ile yaşıt (iki yaş
küçük) sayılır.
Eleanor’un üzerine durmadan
yazıların yayınlanmasına karşın geri planda kalmasını, araştırmacılar, onun
Marx ve Engels’in gölgesinde kalmasına bağlıyor. O süreçte, çok az sayıda
kadının komünist olması ve kamuoyu önünde öne çıkması çok önemli bir gerçek
iken, Marx’ların kızları ve özellikle de Eleanor’un mücadelesinin gözardı
edilmesi ya da görmezden gelinmesinin hiç de haklı bir yanı yoktur. Nasıl ki,
Clara Zetkin’lerin, Rosa Luxemburg’ların gösteri ve yürüyüşlerde fotoğrafları gururlu bir şekilde taşınıyorsa, aynı gururla Eleanor’un resimleri de
taşınmalıdır. Eleanor, kadınların ezilmesine karşın mücadele etmiş, bunun
üzerine sayısız makale ve yazılar yazmış birisidir. Kocası Edward ile bilikte
yazdığı, “Kadın Sorunu” isimli uzun makalesi, daha ilk elden İngilizce,
Fransızca ve Almanca olarak broşür olarak yayınlanmıştır.
Eleanor Marx’ın ölüm şekli (31
Mart 1898’de intihar etmesi) de onun öne çıkmasını engelleyen etkenlerden bir
olabilir. Ancak, bu, onun mücadelesinin gözardı edilmesinin nedeni olamaz. Onu,
o günün koşulları içinde ele almak gerekir. Ve onun, istenmeyen bir ölüm şeklini seçmiş olmasının nedeni; yine kadın gururunun çiğnenmesine bir baş kaldırı cevabıdır. Bu nedenle, dün, bugünün düşüncesiyle yargılanamaz,
ancak değerlendirilebilinir.
Tussy’nin intihar etmesi, o
süreçte II. Enternasyonal’i etkilemişti. Bütün devrimci ve komünistler şoke
olmuştular. Capcanlı, mücadeleci, hareketli ve sevimli ve hep güleryüzlü kadın,
nasıl olmuştu da, çevirisini yaptığı “Madame Bovary” gibi intiharı seçmişti?
Buna anlam vermiyorlardı. Ölmeden önce, kardeşi Laura’ya, “bütün mektuplarını,
yazışmalarını, kitaplarını, Kautsky’e, Liebknechte, Dolli Radford’a, Eda
Bernstein’e vd. vermesini” yazıyor.[7]
Eleanor’un sayısız dostu vardı
ve hepsi de o dönemin en ileri entellektüelleri ve mücadeleci insanlarıydı. En
bilinenleri, Karl Kautsky, Edward Bernstein, Wilhelm Liebknecht, George Bernard
Shaw, Vicktor Adler, Dolly Radford vd...”
George B. Shaw, Eleanor’un
ölümü üzerine; “Cornwall’a gidip ölmek istiyorum” diye yazmıştı.
Dostu, ingiliz yazar ve
politikacı Henry M. Hyndman’da şöyle
demişti:
“ Neşeli, yüksek kültürlü,
bilinçli, doğal ve algısalı yüksek, babasıyla bizim aramızdaki bağı sağlayan,
sosyalizmin dünü ile bugününü birleştiren bu kadın ölümü hak etmemişti...”[8]
II. Enternasyonalin lideri
Kautsky için, Eleanor’un ölümü tam bir çöküntü yaratmıştı. O, Marx’ın mirasıydı.
Ölümüne inanamamıştı ve ölümünden Eleanor’un kocası Edward’ı sorumlu tutmuştu.
Edward Bernstein ise:” Onun
ölümü beni altüst etti” diye yazmıştı, Eleanor’un ölümünü duyunca.
Arkadaşı Victor Adler ise; “ O
çok önemliydi. O bize mirastı. Marx’ın bütün mektupları ve yazışmaları onun
elinden geçmişti...” diye yazar.
New York Times, 3. Nisan 1898
tarihli sayısında, onun ölümü üzerine şöyle yazmıştı:
“O çok hassas bir çocuktu. Beş
yaşına kadar sütle beslendi. Küçük yaşlarda
Shakespeare çalıştı. Gençliğinde babasının yazışmalarına yardımcı
oldu. Paris Komünü zamanında Paris’teydi. Babası öldükten sonra Dr. Aveling ile
evlendi. 1986 yılında ABD’ne geldi. Yanında Kocası ve Liebknecht vardı. O iyi
bir dilbilmciydi. Newyork’ta sosyalistler, anarşistler ve komünistler ile bir
toplantı yaptı. Daha sonra ülkede okuma turu düzenlediler. Paris, Zurih ve
Londra’daki işçi kongrelerinde bir çevirmen olarak çalıştı. ...”
Yine yakın arkadaşlarından,
Eleanaor’un “okuma-yazma ve sendika eğitimi” kurslarına katılan ve daha sonra İngiltere
Gaz İşçileri Sendikası liderleri olan öğrencisi Will Thorne, 1925 yılında,
Eleanor üzerine yazdığı bir yazıda; “Eğer Eleanor yaşıyor olsaydı, bugün çağdaş
kadın önderlerinin en büyüğü olurdu” diye yazmıştır.
Eleanor’un intihar etmesi, burjuva
basınında geniş bir yer aldı. Bütün burjuva basını ağız biliği etmişçesine,
“Marksizmin trajedisi”, “Marksizmin ölümü”, “Marksizmim ahlakı” Marksizmim
çocuk eğitimi”[9]
vb. gibi, suçlayıcı ve küçültücü yazılar yazdılar. Amaç, Eleanor’un ölümü
üzerinden marksizme saldırmak ve onun işçi ve emekçiler üzerindeki etki alanını
darlatmaktı. Bunu başaramadılar.
Eleanor, aynı zamanda Marksizmin
bir mirasıydı. Marx ve Engels’in bıraktığı bilgili komünist bir mirastı. O, “sosyalizmin
dünü ve bugünü”ydü. Marx’ın el yazmalarının yalın görüntüsü ve işçilere ulaşmış
haliydi. Eleanor Marx, bilimsel sosyalizmin öncü kadınlarının en
militanlarından biriydi. Onun üzerinde hala konuşuluyor olunması, kitaplar ve
makaleler yazılması bundandır. O, komünist bir kadın militan olarak, komünizm
mücadelesinde hep yaşayacaktır. *** Mart 2014
Kaynakça:
Chushichi
Tsuzuki, Elenaor Marx (Geschichte ihres Leben 1855-1898)
Die Töchter
Von Karl Marx Unveröffentlichte Briefe
Eleanor
Marx-Aveling, Edward Aveling, Die Fraun Frage (The Woman Question)
Eva
Weissweiler, Tussy Marx (Das drama der Vatertochter) eine Biyographie
Friedrich
Engels, Ütopik ve Bilimsel Sosyalizm
Françoise
Giround, Das Leben der Jenny Marx, Biographie
H. F.
Peters, Die Rote Jenny, Ein Leben mit Karl Marx
Jenny Marx
in Briefen an eine vertratute Freundin
Ruth
Zimmermann, Jenny Marx und İhre Töchter
[1]
Tussy’nin yakın arkadaşlarından Lily
Bell’in Eleanor’un ölümü üzerine yazdığı ağıt niteliğindeki şiirinden bir kaç
mısra... aktaran, Chushichi Tsuzuki, age, sf.286
[2] Bu tarihte bir yanlışlık var. Çünkü Helene
Demutha, 1848’den itibaren Marx ve Jenny’nin yanında yaşamıştır.
[3] Engels, Ütopik Sosyalizm ve Billimsel sosyalizm, Eleanor
Marx, „Friedrich Engels“, sf. 21, Sol Yayınları
[5]
Eva Weissweiler,
Tussy Marx, Das Drama der Vatertochter, (Tussy Marx, Babasının Kızının dramı) 1.
Basım, 2002, Kiepenheuer ve Witsch Verlag