SYRIZA ve DEVRİM
Yusuf KÖSE
Yunanistan’da
seçimleri SYRIZA’nın kazanması, ilerici kesimlerde bir moral etkisi yarattı.
Özellikle reforumcular bayram etti ve SYRIZA’nın programı izlendiğinde
kendilerinin de kazanacağı hayallerine kapıldılar.
Burjuva
basınında, “Yunanistan’da radikal sol kazandı” denmesi, burjuvazinin burjuva
reforumculuğunu dahi radikal görmesinden kaynaklanıyor. Oysa, SYRIZA “radikal
sol” değil, reformist sosyal-demokrat karakterli bir partidir. Yani, sosyalist
bir parti değildir. Çünkü, kapitalizme karşı olmadığı gibi, burjuvazinin
mülksüzleştirilmesinden yana değildir. Burjuvazinin karının biraz azalmasından
ve halkın kemerinin bir delik daha gevşetilmesinden yanadır.
Öncelikle
belirtmek gerekiyor. Yunanistan işçi sınıfının daha ileri mevzileri kazanması
söz konusuyken, reforumcu bir programla onun mücadelesi sınırlandı, kısıtlandı
ve güdükleştirildi. Çünkü, SYRIZA’nın kendisi ve programı, kriz içinde olan
Yunan kapitalizmine soluk aldırma programıdır. Yani, 1960-80’lerinin burjuva
sosyal demokrat partilerinin günümüz yunan verisiyonudur denebillir.
Emperyalist
Avrupa burjuvazisinin Yunanistan’daki seçim sonuçlarına üzülmeleri normal.
Onlar, kendi programlarının aksamadan yürümesini istiyorlar. Halkın kemer
sıkmasını ve emperyalist sermayenin istemlerinin harfiyen yerine getirilmesini
istiyorlar. SYRIZA ise bunun daha uzun bir sürece yayılmasını isteyerek
karşılık veriyor.
Yunanistan’da
devrimci durum yüksekti. Özellikle son beş yıllık süreç ve Yunan işçi sınıfının
ve emekçilerinin mücadelesi bunu gösterdi. Onlar, Yunanistan tarihine bir devrimci tarih daha eklediler. Sayısız direniş ve genel grev yaptılar. Devasa kitle gösterileri ve sokak çatışmalarıyla emperyalist AB sermayesine karşı koydular.
Ne yazık ki komünistler,
reforumculuğun önüne geçemedi ve kitleler sol görünümlü reforumculuğun peşine
takıldı. Reforumcu parti kitleleri peşinden sürükledi ve seçimleri kazandı. Bu gelişme, işçi sınıfının devrimci öfkesinin reforme edilme süreci olarak da okunabilir.
Peki,
kitleleri peşinden sürükleyen SYRIZA gerçekten kitlelerin istemlerine cevap
olabilecek mi? İşsizliği, yoksullaşmayı ortadan kaldırabilecek mi? Bir taraftan
kapitalizmin çarkları işlerken bir taraftan da işçi ve emekçilerin refah
düzeyinde yükselme olabilecek mi?
SYRIZA
ne Euro bölgesinde ne de AB’den çıkmak istiyor. İstediği, Troyka’nın (AB,
Avrupa Merkez Bankası ve İMF) borçları belli bir süre ertelemesi ve borç
ödemelerinin uzun bir sürece yaymasıdır. Çünkü, troyka’dan yüklü miktarda borç
alınmış ve bu borçların ödenmesi için de yeni borçlanmalara gereksinimleri var.
Yani, kapitalist dünyanın kendi içinde kalındığı sürece ve o ekonomik çarklar
aynı şekilde dönmeye devam ettiği sürece, halkın durumunda iyleşmesi söz konusu
olamaz. Yunan burjuvazisi belki rahatlıyacaktır. Ama, işsiz yığınların iş bulması,
yoksullaşmanın durdurulup halkın alım gücünün yükseltilmesi, kapitalist sistem
içinde sürekliliği olası değildir.
Bir
taraftan emepryalist burjuvaziyle ilişkiler sürdürülecek ve onlara bağımlı
kalınacak, bir taraftan işsizliğin ve yoksullaşmanın biricik nedeni olan
kapitalist sistem korunacak ve işletilecek, bir taraftan ise, kapitalist
sistemin kitlelere verdiği acılara son verilecek? İkisi birlikte olmaz.
Birincisi varsa, kitlelerin acı çekmesi de olacaktır. Bu kapitalist sistemin doğal
işleyişidir.
Bazı
küçük reformlarla, burjuva sisteminin iyileştirilmesinin olasılığı da söz
konusu değildir. Çünkü, koşullar 1970’ler öncesi gibi olmadığının yanı sıra
Batı burjuvazisinin karşısında kendine sosyalist diyen bir SSCB’de yoktur. Ve
günümüzde burjuvazi daha da saldırganlaşmış ve neoliberal politikaları en vahşi
bir şekilde uygulamaya sokmuşlardır. Her geçen gün anti-demokratik yasaları
yürürlüğe sokan AB ülkelerinden Yunanlı reformistlere teolerans
beklenmemelidir. Ama, “sol refroumculuk” adı altında kitlelerin oyalanması söz
konusu olursa, buna AB burjuvazisi göz yumabilir.
Kapitalist
toplum tarihi, bize, kapitalizmin reforme edilmesiyle ve kitlelerin ağzına bir
parmak bal çalmayla, işçi sınıfının sorunlarının çözülmediğini, kapitalizmin
krizinin önüne geçilemediğini göstermiştir. Kapitalizmi reforme etmenin,
kapitalist sistemi düzeltmeye yetmediğini, tersine, kapitalist sistem var oldukça
sömürü çarkının işlediğini; çünkü sermayenin daha fazla büyümek için daha fazla
artık değer elde etmek istediğini bununda işçi ve emekçilerin daha fazla
sömürülmesi anlamına geldiğini biliyoruz. Bu kapitalizmin kuralıdır.
Kapitalist
sistem içinde reforumculuğun kazanması, sosyalizmin kazanması anlamına gelmez.
Tersine, sosyalizme giden yolun önü reformcu siyasetlerle geciktirilerek,
kitlelerin sosyalist istemleri küllendirilir. İşçi sınıfının burjuvazi
karşısındaki gelişen mücadelesi, reforumcu taleplerle ötelenir ve pasifize
edilir.
Yunanistan’da
SYRIZA’nın seçimleri kazanması ve hükümet olmasıyla, “”devrim oldu” diyenler
yanılır. Tersine, devrimin önü tıkandı da denebilir. İşçi sınıfı, burjuvaziyi
kapitalizmi restore ederek yenemez, tersine burjuvaziyi yeniden yeniden üretir
ve kendisini ezen, ücretli köle yapan bir sistemin krizden çıkmasına destek
olmuş olur. Kapitalist reformcularında tarihleri hep böyle olmuştur. Olan yine işçi
sınıfına olmuştur. Hayalleri bir başak sürece kalmıştır. İşçi sınıfı, radikal
bir şekilde sistemi yıkmadıkça bu süreç hep böyle devam edecektir.26.01.2015
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder