Sosyalizm
Kazanacak
Ekvator, Ekim 2019
Yusuf
KÖSE
Emperyalist
burjuvazinin kapitalist sistemi dünyayı uçuruma doğru hızla
götürdüğünü neredeyse burjuvazinin kendisi de kabul eder duruma
geldi. Kapitalist sistem ciddi bir bunalım içinde ve artık sistemi
yönetemez duruma gelmiş durumdadır. Sermaye büyüdükçe ve
merkezileştikçe daha fazla saldırganlaşıyor. Birkaç yüzyıl
denebilecek süreçte işçi sınıfının ağır bedeller karşılığı
kazandığı demokratik ve ekonomik hakları gasp ediyor.
Burjuvazinin
feodal aristokrasiye karşı kazandığı ve koruduğu değerler,
yine burjuvazi tarafından birer birer ortadan kaldırılıyor. O
hakların savunması da işçi sınıfının sosyalizme giden yolda
bir adım olan demokratik mücadelesinin bir parçası oluyor.
Kapitalist
ekonomik sistem daha sık durgunluk ve krizlerle karşı karşıya
kalıyor. Burjuvazi, borçlarla ayakta durmaya çalışıyor.
Sermayenin aşırı üretimi de sermayenin büyümesine yetişemiyor.
Ve krizler sermayenin büyük bir bölümünü imha edince burjuva
bataklığı genişeleyerek derinleşiyor ve bu gelişmelerle beraber
işçi sınıfının mücadelesinin gelişmesi; özel mülkiyetçi
sistemin kaçınılmaz olarak ürettiği işçi sınıfının
elindeki yağlı urgan, burjuvazinin boğazına dolanmaya devam
ediyor.
Son
yıllarda dünya işçi sınıfı ve emekçilerindeki hareketlenme,
kapitalist toplumsal sistemin daha fazla gericileşmesine koşut
artıyor. Sermayenin palazlanması ve daha az ellerde birkmesi,
burjuvazinin genel bunalımını da derinleştiriyor, bu da
burjuvazinin işçi sınıfının kazanımlarına daha fazla
saldırmaya itiyor. Burjuvazinin işçi sınıfına saldırısı
kitlelerin sokakalara dökülmesinde yankısını buluyor.
Özellikle
ikibinli (21.yy) yılların başından itibaren, kitle hareketlerinin
artışına da tanık oluyoruz. Tunus’ta başlayıp Kuzey Afrika
ülkelerine yayılan işçi hareketleri ve peşinden “Wall Street’i
İşgal Et” le devam edip Mısır ve (GEZİ ile) Türkiye’yi de
hareketlendirip bugünlere taşınan kitile hareketlerindeki yükselen
ivme, kesintisiz olarak varacağı yere doğru yoluna devam ediyor.
Arjantin,
Brezilya, Şili, Peru, Cezayir, Sudan, Irak, Lübnan, Gaza, Mısır,
Hindistan, Bangladeş, Endonezya, Hong Kong, Yeni Zellanda,
Avusturalya ve Avrupa ülkelerinin çoğunda, ve faşist molla
rejiminin yoğun baskılarına rağmen İran işçi sınıfının diz
çöktürülemeyen mücadelesi, ve daha adını sayamadığımız bir
çok ülkedeki işçi ve emekçi hareketleri; kapitalizmin miadının
çoktan dolduğunun işaretini de veriyor. Ve bu hareketler ile
doğanın katliamına karşı yükselen öğrenci gençlik1
ve işçi hareketinin birliği de eklenince, kapitalist sistemin
karşısında büyük bir sınıf hareketinin sosyalizm için örgütlü
mücadelesine doğru bir gelişmenin kaçınılmaz eğiliminin de
göstergesi oluyor.
Kitele
hareketlerindeki bu gelişmeler, kapitalist sistemin ölüm
çanlarının çalmaya başladığını gösteriyor. Çünkü, kitle
hareketlerinin ezici çoğunluğu, kapitalist sisteme olan
güvensizliğini net olarak belirtiyor. Sokaklara hangi gerekçelerle
çıkarlarsa çıksınlar ve hatta Lübnana’da hükümetin
“WhatsApp aramalarının vergilendirilmesi”ne, Şili’de metro
ücretlerine zamlara karşı ayklansada, sorunun özü kapitalist
sisteme karşı doğrudan eyleme dönüşebiliyor.
İşçi
sınıfı ve emekçiler, dünyanın büyük bir bölümünde
kapitalizmin sömürü düzenine karşı sokaklara döküldü.
Kitleler, burjuvazinin işçi ve emekçiler için çizdiği sınırları
güçlü bir şekilde zorluyor. Mücadelenin daha ileriye gitmesinin
somut koşulları dünden daha fazla ve olgunlaşmış durumdadır.
Emperyalistlerin
birbiriyle tepişmesi, ölümüne rekabetler ve sermayenin kitlelere
yönelik azgınca saldırısı ve hatta faşist TC devletinin
Rojava’yı emperyalist işgal savaşının arkasında ve yine
Katalanların İspanyol sömürgeciliğine karşı ulusal mücadelesi,
işçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki sınıf mücadelesinden
bağımsız değildir.
Kitle
hareketlerinin artan eğlimli gelişmesi, bir önceki yıla göre
daha fazla insanın ve daha fazla ülkede sokaklara çıkması,
protesto gösterilerinde yer alması, kadınların ve gençliğin bu
mücadelelerde düne oranla en ön saflar daha fazla görünür
olması, kitlelerin kapitalizme olan güvenlerinin kalmadığı ve
yeni bir gelecek arayışı içinde olduğunun da bir göstergesidir.
Bütün
dünyada, çürüyen kurulu sisteme karşı sokak gösterilerinde
yer alanları işçi sınıfı hareketi dışında saymak ya da
“marksist” kılıflı liberal küçük burjuva revizyonistlerinin
“prekarya” adlandırmaları; varolan sınıf mücadelesi
gerçeğini ve kapitalizme karşı mücadelenin öznesinin işçi
sınıfı ve önderliğinin de işçi sınıfının dünya görüşü
olan bilimsel sosyalizm olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmiyor.
İşçi
sınıfının ideolojik, politik ve örgütlü mücadelesinden
uzaklaşanların, işçi sınıfının dünya görüşü Marksizm,
Leninizm’den uzaklaşmaları kaçınılmazdır. Bu tür
anlayışlar, kadını sınıfından bağımsız cinsiyetçi bir
şekilde ele alırken, sermayenin yedek iş gücü olarak bıraktığı
ve buna karşı mücadele eden işsizleri ise, işçi sınıfından
ayrı gösterme küçük burjuva idelojik savruluşuna götürebiliyor.
Kapitalist
sistem bitişe yaklaştıkça, burjuvazinin de umutları tükeniyor.
Buna karşı sessiz gibi görünen, ama dünyayı sırtında taşıyan
işçi sınıfının umutları da her geçen gün büyümeye devam
ediyor. Gelişen bu kitle hareketlerini, kapitalist sisteme son
vermenin yükselen yapı taşları olarak okumak yanlış
olmayacaktır.
Gelecek,
işçi sınıfı ve onun dünya görüşünü savunanların
olacaktır. İşçi sınıfı ve onun dünya görüşü Marksizme
daha sıkı sarılmanın ve bilimsel sosyalizmin temel ilkelerinin
revize edilmesine karşı mücadeleyi yükseltmenin de zamanıdır.
İşçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelenin başarıya
ulaşması, ancak ve ancak; sınıf içindeki burjuva ideolojisinin
bir yansıması olan ve Marksizmi revize ederek liberalleştirmeye
çalışan sınıfın dünya görüşüne yabancılaşmış küçük
burjuva ideolojisinin mahkum edilmesiyle ete kemiğe bürüneceğini
unutmadan...!
Kapitalist barbarlık değil, sosyalizm kazanacaktır! 28.10.2019
Kapitalist barbarlık değil, sosyalizm kazanacaktır! 28.10.2019
***
.
1
20-27 Eylül 2019 arası doğanın katliamına karşı 170
ülkede, 6383 eylemde 7 milyon insan protesto gösterilerine
katıldı. Bkz. https://www.mlpd.de/repraesentanten/gabi-fechtner/interviews/repraesentanten
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder