Emperyalizm Üzerine Notlar-6
Emperyalist
Dünyanın 3. Süper Gücü Adayı:
HİNDİSTAN
Giriş:
Almanya’nın
Thüringen Eyaleti’ndeki Truckenthal’da 13-15 Eylül 2024
tarihleri arasında ICOR’un, Lenin’in 100. ölüm yıldönümü
anısına, ”Lenin’in
Öğretileri Yaşıyor”
adı altında uluslararası büyük bir seminer yapıldı. Bu
seminer’de “Lenin ve Emperyalizm” başlıklı 1. bölüm’de
ben de bir sunum yaptım.
Rothe
Fahne (Kızıl Bayrak) dergisinden kısa bir bilgilendirmeyi buraya
alıyorum.
„45
ülke ve 40 kuruluştan 700'ün üzerinde katılımcı bir araya
geldi. Bunlar arasında ICOR üyesi örgütler, ICOR dışındaki
örgütler, deneyimli devrimciler ve savaşçılar yer alıyor.
Madenciler, çelik işçileri ve otomotiv işçileri seminere
deneyimlerini, fikirlerini ve önerilerini aktardılar. Çok sayıda
işçinin yanı sıra çok sayıda genç, militan işçi hareketinden
kadınlar, barış ve çevre hareketinden aktivistler, göçmenler,
bilim insanları ve sanatçılar da vardı. 200 konuşma ve 26
hazırlanmış açılış konuşması“
Birden
fazla Hindistan’lı komünist parti ve örgütlerin yanı sıra,
Türkiye’den ICOR üyesi
TKP-ML,
MLKP ve Bolşevik Parti (Kuzey Kurdistan-Türkiye) katılmışlardı.
Hindistan’lı
örgütlerin çoğu, kendi
ülkelerini, ya
“yarı-sömürge” ya da “bağımlı” ülke olarak
değerlendirirken, TKP-ML, ısrarla, “Arjantin,
Türkiye ve Hindistan, yarı-sömürge yarı-feodal ülkelerdir”
belirlemesinde
bulundu. O zaman, Hindistan’a kısaca bir göz atalım:
Emperyalist
Dünyanın 3. Süper Gücü Adayı:
HİNDİSTAN
Hindistan
Ekonomisine Kısa Bir Bakış
“Kapitalizm
en hızlı şekilde sömürgelerde ve denizaşırı ülkelerde
büyüyor. Bu ülkeler arasında yeni emperyalist güçler (Japonya)
ortaya çıkıyor.”
Lenin
Bu
saptamasını Lenin 1916 yılında, „Kapitalizmin En Yüksek
Aşaması Emperyalizm“kitabında yapıyor.
Hindistan
kapitalizmi her geçen gün büyümektedir. Dünyanın büyük
ekonomileri arasında en yüksek büyüme oranına sahiptir.
Hindistan ekonomisi 2023 yılında % 7,8 büyümüştür. Büyüme
oranı açısından Çin'i geçmiştir.
2014 yılında dünyanın 10. büyük ekonomisi olan Hindistan, 2023
yılında 5. büyük ekonomisi olarak emperyalist dünya içindeki
yerini yükseltmiştir.
Bir
ülkenin kapitalist gelişmesi, temel ekonomik sektörlerin GSYH
içindeki paylarından belli olur. Hindistan'da hizmetler sektörü'nin
payı %48,44, sanayinin; %25,66, Tarımın payı ise %16,73
kadardır.
1950-51
yıllarında ise, tarımın GSYH içindeki payı % 51,88; sanayinin
payı % 16,19; hizmetler sektörünün payı % 29,54.
Diğer
ülkelerde olduğu gibi, kapitalizmin gelişmesine bağlı olarak,
tarımın GSYH içindeki payı giderek küçülürken, sanayinin ve
hizmetlerin payı ise büyüyor. Ve hatta, sanayide yüksek teknoloji
kullanımı arttıkça, ekonomi içindeki payı kısmen geriliyor.
Hizmetlerin payı ise büyüyor. Bu, sanayinin küçülmesinden çok,
bir çok üretim dalının (özellikle bilişim teknolojisi)
hizmetler sektörüne dahil edilmesinden kaynaklıdır.
Dünya'da
tarım ürünleri üretimi açısından 2. sırada yer alan
Hindistan, tarım ise toplam istihdamın %44' gibi büyük bir
kitleyi kapsamaktadır.
Başka bir araştırmaya göre ise, 2023-2024 yılında tarımda
istihdam yaklaşık 150 milyon, sanayide 108 milyon, hizmetlerde ise
164,5 milyon kişi istihdam ediliyor.
Şehirleşme'de
kapitalist gelişmeye bağlı olarak gelişmektedir. Hindistan'da
şehirlerde yaşayan nüfus 2023 yılına göre 519,5 milyon
kadardır.
Şehirleşme, diğer gelişmiş emperyalist ülkelere ya da gelişmiş
kapitalist ülkelere göre oldukça geridir. Buna rağmen,
Hindistan'da kentleşme her geçen yıl artış göstermektedir.
Köylerde
yaşayanların oranın yüksek olması, tarımda feodal üretimin
egemen olduğu anlamına gelmiyor. Tersine, tarımın
kapitalistleşmesinin köylünün topraksızlaştırılmasıyla
doğrudan ilgisi vardır.
Hindistan,
2022 yılı verilerine göre, çelik üretiminde, Çin'den sonra,
125,3 milyon tonla dünyanın 2. büyük çelik üreticisidir. Oysa,
aynı Hindistan'ın 1993 yılında 22 milyon ton çelik üretimiyle
10. sırada yer alıyordu.
Worldsteel.org'a göre, Hindistan ürettiği çeliğin 12 milyon
tonunu ihraç ederken, sadece 7 milyon ton itjhal etmektedir. Yani,
bunun anlamı, ürettiği 125 milyon ton çeliğin yaklaşık 115
milyon tonunu ülke içinde tüketiyor.
Hindistan
elektrik üretiminde de Çin ve ABD'nin arkasından dünyada 3.
sırada gelmektedir. Toplam elektrik üretimi 2022 yılına göre
1,636 TWh kadardır.
Bu gidişle kısa bir süre içinde 2. sıraya yerleşeceği belki de
Çin'i geçerek birinci sıraya yerleşeceği süre fazla
olmayabilir.
Hindistan
Tarımı
Hindistan
tarımında kapitalist ilişkilerin esas olduğu bir gerçektir.
Büyük ölçüde olmasa da, hızla endistürüleşmeye doğru
gittiğini veriler ortaya koyuyor.
Hindistan
tarımının makineleşmesiyle ilgili bir aktarma yapalım:
“2021-22'de
ülkenin genel çiftlik mekanizasyon seviyesi %47 oldu. Buğday,
pirinç ve mısır, genel mekanizasyon seviyeleri sırasıyla %69,
%53 ve %46 olan yüksek derecede mekanize ürünlerdir ve bunu
bakliyat (%41), yağ takip etmektedir. tohumlar (%39), pamuk (%36),
şeker kamışı (%35) ve sorgum ve darı (%33). 3 Januar 2024”
Ve
devamında;” Tarım sektörü, boyutları küçülmeye devam eden
küçük çiftlik işletmeleri, çiftlik işgücünün azalması
(2050 yılına kadar işgücünün yaklaşık yüzde 26'sına
düşeceği tahmin edilmektedir)” deniyor.
1970-71'de
Hintli çifçilerin %51'i bir hektardan daha az araziye sahipken,
2015-2016 yıllarındaki sayımda %68'i bir hektardan daha az arazide
tarım yapıyor. Ancak, Hintli çiftçilerin %86'sı en fazla iki
hektar büyüklüğünde arazide tarım yapıyorlar ve bu, çiftçiler
işlenen toplam tarım arazilerin ancak %47'sine sahiptir.
Bu da, tarımın tekelleşmesi yanında, yaygın bir küçük üretici
topluluğunun olduğunu da gösteriyor. Ancak, küçük çiftçilerin
üretimi de kapitalist pazar için üretimdir. Tarımdaki tekelleşme
arttıkça, küçük çiftçilik de azalacaktır ve köylülerin
çoğunluğu topraksızlaştırılmaya devam edecektir.
Hindistan'da
yaklaşık 660 bin köy var ve özellikle küçük çiftçilerin
ürünleri tefeciler tarafından satın alınmaktadır. Tefeciler ise
çiftçilerin ürünlerini çok ucuza satın almakta ve köylüleri
borçlandırmaktadır. Bu nedenle küçük çiftçi intiharları
artmaktadır. Hükümet ise çiftçi intiharlarını görmezden
gelmektedir. Tekelşme arttıkça, küçük çiftçilerin yok oluşu
da intiharlarla birlikte gelmektedir. Hindistan kapitalizminin hızlı
gelişmesi ve bir o kadarda tekelleşmesi, köylülüğü ve tarım
işçilerini adeta intihara sürüklemektedir.
“2022'de
11.290 çiftçi kendi canına kıydı; bu sayı bir önceki yıldaki
10.281 intihar vakasına göre artış gösterdi. Başbakan Narendra
Modi'nin iktidara geldiği 2014'den 2022 yılına kadar 100.474
çiftçinin intihar ettiği kayıtlara geçti. Bu sayılar her geçen
yıl artmaktadır.” Ve intihar
edenlerin %41'i tarım işçileridir. Tarım işçileri arasında da
intihar vakaları artmaktadır.
Bu veriler,
Hindistan’da kapitalizmin ne pahasına geliştiğinin göstergeleri
olmaktadır.
Hindistan'da,
2020 verilerine göre, tarımda çalışanların, toplam çalışanlara
oranı %41, bu oran 1980'lerin başında %75 gibi yüksek bir rakama
sahipti.
Kapitalist gelişmeye bağlı olarak, tarımda çalışanların
saysısı azalmaktadır.
“Hindistan'daki
93.09 milyon tarım hanesinin yüzde 82'si şaşırtıcı bir şekilde
küçük ve marjinal çiftçilerden oluşuyor ve genellikle iki
hektardan daha az araziye sahipler. Önemlerine rağmen, Hintli
çiftçilerin ortalama aylık geliri ayda 125 ABD Doları civarında
seyrediyor; bu, aylık 200 ABD Doları olan ulusal ortalama kişi
başına gelirin çok altında.”
Emperyalizm,
işçi sınıfı ve köylülüğün zenginliği değil, bir avuç
kapitalist tekelci burjuvazinin zenginliği ve yağma düzenidir.
Genel anlamda halkın ise yoksullaşmasının artması demeketir.
Bazı küçük burjuva düşünce tarzına sahip olanlar,
emperyalizmi genel anlamda kitlelerin “zenginliği” olarak görme
yanlışına düşebiliyorlar. Ya da Hindistan’daki derin
yoksullaşmaya bakarak, bu
ülkenin
ekonomisi değerlendirilebiliyor. Geniş ve derin yoksulluğun
üzerinde Hindistan burjuvazisinin uluslararası alana yayılan
sermayesi yükseliyor. Bu görülmezden geliniyor.
Örneğin
gıda endistürüsi, yabancı sermaye çeken önemli yatırım
alanlarından biridir. Hindistan ticaret bakanlığının verilerine
göre:
“2000-Eylül
2023 arasında kümülatif olarak yaklaşık 12,35 milyar ABD Doları
tutarında Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) sermaye girişi
çekmiştir. Bu, toplam DYY sermaye yaıtırımının%1,89'a tekabül
etmektedir.”
Yabancı emperyalist sermaye feodal tarıma değil, kapitalist tarıma
ve en yüksek kar getiren ekonomik sektörlere yatırım yapar.
Hindistan'ın
GSYH'yıllara göre büyümesine
Bir
ülkenin GSYH'nın büyümesi de, o ülkede kapitalist gelişme ile
doğru orantılıdır. Hindistan'ın 2000 yılında GSYH'ı 469,4
milyar ABD'dolarından yıldan yıla artarak 2023 yılında 3 trilyon
572 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
Bu gelişmeler, Hindistan'ı, dünyanın en büyük 5. ekonomisi
düzeyine getirmiştir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde Almanya ve
Japonya'nın önüne geçerek 3. sıraya yerleşeceği tahmin
edilmektedir. “Yarı-feodal” bir ülkenin ekonomisi bu denli
hızlı büyümeyeceği gibi, dünyanın en büyük ilk beş
ekonomisi arasında yer alamaz.
Hindistan,
bu ekonomik büyümeyle önümüzdeki 10 yıl içinde, ABD ve Çin'den
sonra, dünyanın
üçüncü süper gücü
olacağını tahmn etmek zor olamasa gerek. Çünkü Hindistan'da
bugün toplam çalışan sayısı 500 milyonu geçerken, bu sayı her
yıl artmaya devam edecek, topraksızlaştırılan köylüler
tekellerin, potansiyel artı-değer kaynağı işgücü olacaktır.
Kapitalist gelişme, işgücünün sayısıyla da doğru orantılıdır.
Hindistan hem genç nüfus hem de toplam nüfus büyüklüğüne
sahip olan bir ülkedir. Şu anda nüfus büyüklüğü açısından
dünyanın en büyük ülkesi. Bu nüfus büyüklüğü, aşırı
kar için ülkeden ülkeye koşan uluslarararası emperyalist
tekeller için büyük bir sömürü kaynağıdır. Bu nedenle de, en
büyük emperyalist tekeller ucuz işgücü cenneti Hindistan'a
yerleşmek için uzun zamandan beri yarışmaktadır.
Hindistan
Emperyalist Bir Ülkedir
Hindistan,
dünyanın beşinci büyük ekonomisi olarak, uluslararası 500 en
büyük tekel arasında 8 tane büyük tekeli var. Ülke içinde ise
tekelleşme en üst seviyededir. Hindistan Merkez Bankası eski
başkan yardımcısı Viral Acharya iddiasına göre, Hindistan'da
“beş büyükler (Big 5)” olarak bilinen; Reliance, Tata, Birla,
Adani, Bharti tekelleri, ülke içinde fiyatları kontrol
etmektedir.
Servet yönetimi firması MarcellaManagement tarafından hazırlanan
bir rapora göre ise, ülkedeki en büyük 20 tekel Hindistan borsası
NİFTY'deki servetin %80'ini ellerinde tutmaktadır.
Forbes
Global 500 Tekel içinde 8 tane, Forbes Global 2000 tekel içinde ise
55 tane Hindistan tekeli var. Oysa dünyanın 3. büyük ekonomisi
olan Almanya'nın ise Global 2000 listesi içinde 64 tekeli var. ya
da bir zamanlar, uzun bir süre Hindistan'ı sömürge olarak işgal
atında tutan İngiltere'nin ise Global 2000 listesi içinde 72
tekeli var.
Hindistan
Borsası içinde yer alan 570 tekelin toplam piyasa değeri 4 trilyon
323 milyar ABD dolar.
Bu miktar, Hindistan'ın 2023 yılı GSYH'dan büyüktür. Daha da
önemlisi, borsadaki ilk yüz tekelin içinde yabancı ülkelere ait
tekel sayısı oldukça azdır.
Hindistan'ın
en zengin yüz (100) kişisinin kişisel serveti yaklaşık bir
trilyon ABD doları kadar.
Bu miktar, Hindistan'ın 2023 yılı GSYH'nın üçte biri kadardır.
Emperyalist
ülkelerde tekelcilik gelişirken, emperyalizme bağımlı ülkelerde
tekelciliğin gelişmemesi beklenemez. Emperyalist ekonomi de kendi
süretinde bir dünya yaratır. Özellikle 1980'lerden itibaren
özelleştirmelerin yoğunlaşması ve özelleştirilen şirketlerin
büyük bir bölümünün ülke içindeki teklellere satılması,
hatta bir çoğunun “bedava” denebilecek miktarlarla verilmesi,
iç tekelleşmeyi geliştirdiği gibi, bir çok tekelin emperyalist
tekel haline gelmesine neden oldu.
CPI
(ML) Red Star: “... neoliberalizmin ve
aşırı dayatılan liberalleşme-özelleştirmenin Yeni-sömürgeci
bağımlı ülkelere yönelik küreselleşme rejimi, bu ülkeler
üzerindeki yeni-sömürgeci yağma ve aşırı sömürünün
güçlenmesiyle sonuçlandı” belirlemesinde
bulunuyor.
Oysa,
bu belirleme gerçeğin bir yanını açıklıyor. Esas yanını ise
gözardı ediyor. Yani, neo liberal politikaların işçi sınıfını
ve halkları yoksullaştırdığı doğrudur. Ve yarı-sömürge
ülkelerdeki yoksullaşmayı artırdığı da doğrudur. Ama, aynı
zamanda emperyalist ülkelerdeki işçi sınıfını da
yoksulaştrıdığı ve anti-demokratik uygulamaları geliştirdiği
de bir gerçektir. Ve diğer bir gerçek ise, bazı yarı-sömürge
ülkelerin emperyalist olmasını da sağladığıdır.
Emperyalist
neoliberal politikalar, kapitalizmin işçi sınıfı ve emekçilere
karşı saldırısını yoğunlaştırdığı, sömürü koşullarını
daha da ağırlaştırdığı ve kapitalist geleişmeyi dünya
çapında derinlemesine ve enlemesine geliştiridiği, üretimin
uluslararasılaşmasını yaygınlaştırdığı ve esas hale
getirdiği bir gerçektir.
Yeni
emperyalist ülkeler, kapitalizmin yüksek düzeyde gelişmesinin ve
yaygınlaşmasının bir sonucudur. Kapitalizmin gelişmesi ve
yoğunlaşması salt eski emperyalist ülkelerle sınırlı olamaz ve
böyle bir “kısıtlama” kapitalizmin uluslararası niteliğine
terstir. Tersine emperyalist ülkeler (ve elbette tekeller),
dünyadaki pazar alanlarını genişletmek, sömürüyü daha da
yoğunlaştırmak ve sermaye birikimini yoğunlaştırmak için,
kapitalizmi her yere yayama eğilimi içindedirler. Hiçbir tekel
dışa açılmadan, dış ülkelerde yatırım yapmadan duramaz ve de
büyüyemez. Sermaye birikimi ve daha fazla aşırı kar elde etme
mutlak eğilimi onu uluslararası pazara çıkamaya mutlak bir
şekilde zorlar.
Kapitalizmin
gelişmesi, çelik ve enerji üretimi ve tüketimiyle de doğru
orantılıdır. 1950 yılında dünyada toplam çelik üretimi 189
milyon ton iken, 2022 yılında 1 milyar 885 milyon tona
yükselmiştir. Bunun 1 milyar 762 milyon tonu kullanılmıştır.
Çelik üretimin gelişmesinden bakarsak, kapitalizm son 70 yıl
içinde tam on kat büyümüştür.
Enerji
üretimi ve tüketimi de kapitalizmin gelişmesiyle doğru
orantılıdır. 1950 yılında 28,564 TWh elektirik tüketimi
gerçekleşirken, 2022 yılında 178,889 TWh kadar elektrik tüketimi
gerçekleşmiştir.
Yani, son 72 yıl içinde yaklaşık 626 kat elektrik tüketimi
artmıştır.
Dünya
GSYH’nın 2050’e kadar 100 trilyon dolar daha yükselerek 187
trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu, aynı zamanda,
tüketimin artışını ve doğanın da aynı şekilde -kapitalist
üretimin bir eğilimi olarak- tüketilişinin ve tahrip edilişinin
göstergesi olarak karşımızda durmaktadır.
Üretimin, nüfus artışının çok çok üstünde olmasına karşın,
bu üretim bolluğuna karşın, dünya nüfusunun neredeyse yarısı
1-3 dolar arası günlük gelire sahip. Bu durum, üretimin büyük
bir bölümünün imha edildiğini ve bir bölümünün de çok az
insan tarafından tüketildiğini göstermektedir. Ve bu durum, aynı
zamanda, emperyalist sistemin insana ve doğaya bütünüyle
yabancılaşması ve ona düşman haline gelmesinin göstergesidir.
Bir
zamanlar, kapitalist gelişme açısından çok gerilerde olan
ülkelerin, hızla kapitalist gelişmeyi yakaladığı ve büyümeye
devam ettikleridir. Nüfusun büyümeye katkısı olmasına karşın,
ekonomik büyümeyle nüfus büyüme oranı aynı katkıyı
sağlamamaktadır. Ekonomik büyüme
oranları devamlı bir artış eğilimi içindeyken, nüfussal büyüme
oranları ise tersine azalma eğilimi içine girmiştir.
Hindistan'ın
Doğrudan Dış Yatırımı (DYY)
Hindistan'a
doğrudan dış yatırımlar (DYY) ile Hindistan'ın dış ülkelere
sermaye yatırımı 2000'lerin başından itibaren artış
göstermiştir. Sermaye ithalatına koşut olarak sermaye ihracı da
artmıştır. 2000 yılında 16,3 milyar ABD doları sermaye girişi
olurken, 1,7 milyar dolar sermaye çıkışı olmuştur. 10 yıl
sonra, yani 2010 yılında, 205,5 milyar sermaye girişi olurken, 96
milyar dolar gibi yüksek miktarda sermaye çıkışı, yani, sermaye
ihracı olmuştur. 2022 yılında 510,7 milyar dolar sermaye girişi
olurken, 222,5 milyar dolar sermaye çıkışı olmuştur.
Hindistan'ın
ihracatı 2022 yılında, bir önceki yıla göre %14,7 oranında
artarak 452,7 milyar dolar olmuştur. Aynı yıl ülkenin ithalatı
ise %28,4 oranında artmış ve 732,6 milyar dolar olmuştur. Oysa
2020-2021 yılında Hindistan'ın toplam ihracatı 291,8 milyar ABD
doları kadardı. Bir yıl içinde, nerdeyse yüzde yüze yakın bir
artış olmuştur. İthalatı ise aynı yıllar içinde 394,4 milyar
ABD dolarından 714 milyar ABD dolarına çıkmıştır. Bu
rakamların gösterdiği, Hindistan kapitalizminin devasa büyüdüğünü
göstermektedir.
2000-2021
yılları arasında ASEAN ülkelerinden Hindistan'a yapılan toplam
Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) 117,88 milyar ABD dolarını
buldu. Toplam 115 milyar ABD dolarını bulan bu yatırımların
çoğunluğunun Singapur merkezli tekeller tarafından yapılmıştır.
2019-2022 yılları arasında ASEAN
ülkelerinin Hindistan'a yaptıkları DYY tutarı 115 milyar dolar
iken, Hindistan'ın ASEAN üklkelerine bu yıllar arası DYY 55
milyar ABD doları kadar olmuşştur. Bunun 51,5 milyar doları, bu
topluluğun en gelişmiş ülkesi olan emperyalist Singapur'a
yapılmıştır.
Hindistan'ın
İngiltere'de yatırım yapan 954 tekeli
var. Ve bu tekellerin İngiltere'de ki toplam yatırımı 50,3 (2022)
milyar Sterlin (yaklaşık 64 milyar ABD doları). Bu şirketlerin iş
yerlerinde toplam 105.931 kişi istihdam ediliyor. İngiltere'de
yatırımları olan Hintli 79 tekel 2023 yılında %10'un üzerinde
büyüme sağlarken, uluslararası büyük bir tekel olan Hindistan
kökenli Reliance Big Entertainment Ltd, İngiltere'deki
faaliyetlerinden dolayı %364 gibi yüksek bir büyüme elde ediyor.
Hindistan'lı
uluslararası tekeller, sadece Afrika ya da ASEAN ülkelerinde değil,
AB ve ABD gibi ülkelerde de sermaye yatırımları vardır.
Hindistan'ın
2022 yılında ABD'ye yaptığı sermaye yatırımın tutarı 3,5
milyar ABD doları kadar. Çin'e yaptığı yatırımın toplamı 944
milyon ABD doları kadardır. Hintli tekellerin, “özellikle
BT, otomotiv, ilaç ve biyoteknoloji sektörlerinde Almanya'ya 6,5
milyar Euro'nun üzerinde yatırım yaptı. Bugün Almanya'da
200'den fazla Hintli şirket faaliyet gösteriyor.”
2023
yılında ise, Rusya'nın Hindistan Ticaret Komiseri Alexander
Rybasverdiği bilgiye göre; Rusya'nın Hindistan'da sermaye
yapltırımı toplamı 16 milyar ABD doları iken, Hindistan'ın
Rusya'daki toplam sermaye yatırımı 14 milyar ABD dolarına
yükseliyor.
2018-2023
arasında Hindistan'ın kıtalardaki sermaye yatırımı rakamlarla
şöyle :
Afrika'ya
26,39 milyar dolar; Kuzey Amerika'ya 13,31 milyar dolar; Ortadoğu'ya
17,47 milyar dolar; Batı Avrupa'ya 13,1 milyar dolar; Asya-Pasifik'e
7,26 milyar dolar; diğer Avrupa 3,61 milyar dolar; Latin
Amerika'ya 1,93 milyar ABD doları.
Bütün
bu sermaye yatırımları, “yarı-sömürge yarı-feodal” bir
ülkenini değil, emperyalist bir ülkenin yatırımları ve sermaye
faaliyetleri olabilir. Uluslararası pazara çıkmış ve diğer
emperyalist tekellerle kıyasıya pazrları ele geçirme mücadelesi
veren bir ülkenin “yarı-feodal” olaması bir yana
“yarı-sömürge” olarak değerlendirmek bile, o ülkenin
emperyalist sömürücü yönünü gizlenmesine hizmet eder.
Hindistan'ın Nepal'in en büyük sermaye
yatırımcısıdır. Hindistan'ın Nepal'deki toplam sermaye stoku
-FDI- (Nepal Rupee'si ile 88 milyar 59 milyon NPR (yaklaşık 662
milyon ABD doları) kadar iken Çin'in Nepal'deki toplam sermayesi
ise 33 milyar 34 milyon NRP kadardır.
Nepal her açıdan Hindistan'ın yarı-sömürgesi durumunda bir
ülkedir. Ekonomik, siyasi ve askeri olarak da baskısı altındadır.
Doğrudan Nepal'in içişlerine karışarak siyasal yönelimi
belirlediği de bir gerçektir.
Ayrıca
belirtelim, Hindistan'ın dünyanın en büyük 500 Fon tekeli içinde
11 tane portföy tekeli var ve bunların en küçüğünün değer 11
milyar ABD dolarını aşmaktadır. Sadece State Bank of India'nın
toplam 86 milyar doları aşan bir fonu yönetmektedir.
Hindistan'ın
Afrika'daki Faaliyetleri
Diğer
yeni emperyalist ülkeler gibi, Hint emperyalizmi de Afrika'da
yoğunlaşmaya çalışıyor. Hind tekelleri daha çok doğu ve Güney
Afrika ülkelerinde yoğunlaşıyor. Hindistan, Çin ve AB'den sonra
Afrika'yala ticareti en fazla olan ülkedir. 2003-2023 yılları
arası Hindistan-Afrika ticareti %18 büyüyerek 103 milyar dolara
ulaşmıştır. Hindistan'ın 44 Afrika ülkesiyle doğrudan ticari
ve askeri anlaşmaları vardır. Ve sermaye yartırımları giderek
artmaktadır. Hindistan ve Çin Afrika pazarlarına egemen olmanın
savaşını da vermektedir. Şu anda Afrika'da Çin'in rakibi, esas
olarak eski emperyalist ülkeler değil, yeni emperyalist ülke
Hindistan'dır. Hindistan bir taraftan BRICS içinde Çin'le birlikte
yer alırken, aynı zamanda Çin ile uluslararası alanda ve bölgede
birbirlerine karşı rakipdirler.
Afrika-center'in
haberine göre;
“Çoğunlukla
Afrika ve Asya'da olmak üzere 160 ülkeden 200.000'den fazla sivil
ve savunma profesyoneline eğitim verdi. Hindistan'ın EXIM Bank'ı
uluslararası finansman, teknik yardım ve ticareti teşvik
planlarının yüzde 50'sini Afrika'ya ayırdı. Afrika'nın en büyük
dijital projesi Pan African e-Network, telekomünikasyon, tıp,
sağlık, kaynak haritalama ve e-yönetişim alanlarındaki uzmanlığı
paylaşmak için Afrika'nın 54 ülkesini Hindistan'a ve birbirlerine
bağlıyor.”
Haziran
2023'te Afrika ve Hindistan hükümeti, özel sektör ve endüstri
liderleri, Hindistan İhracat İthalat Bankası'nın (EXIM)
Hindistan dışişleri ve ticaret bakanlıkları ortaklığıyla ev
sahipliği yaptığı 18. Hindistan-Afrika Toplantısı
gerçekleştirildi. Afrika-Hindistan Formu her üç yılda bir
yapılıyor. Hint tekelleri Afrika'ya büyük bir önem veriyor ve
eski epmeryalistlerin pazar alanlarını Afrika'da daraltmaya devam
ediyor.
Hindistan,
Afrikaya en fazla borç veren bir ülke. Yardımları, 1983 yılında
katıldığı Afrika Kalkınma Bankası aracılığıyla yapıyor.
Hindistan'ın 2023 yılı itibariyle Afrika'daki toplam sermaye
yatırımı 70 milyar ABD doları aşmaktadır. Hint Sanayi
Konfederasyonu, bu rakamı 2030'a kadar 150 milyar dolara çıkarmayı
hesaplıyor.
2011-2014
yılları arasında, Güney Afrika'da Hintli tekellerin yatırımları
artmıştı ve burada kurulu “Hindistan İş Forumu”nun 90 üyesi
mevcut. Bu ülkeye yatırım yapan bazı Hindistanlı tekelleri
sırasıyla yazalım: TATAs, Sun Pharma, Dr.Reddys, Mahindra &
Mahindra, L&T, Jindal, Vedanta, TCS, WIPRO, Infosys, Tech
Mahindra, HCL, Zensar, Nihilent, Hindistan Devlet Bankası, ICICI
Bank, Bank of Baroda, EXIM Bank, Bank of India, Canara Bank gibi önde
gelen Hintli Uluslararası tekellerdir.
Hindistanlı
uluslararsı tekeller Afrika pazarında büyümeye devam ediyor.
Dünyanın en büyük 250 tekstil tekelleri arasında yer alan
Raymond Gruop, Etiyopya'da 2017 yılında bir fabrika açtı. Burada
2500 kişi istihdam ediliyor. Bu ülkeden ABD ve AB pazarı için
üretim yapıyor. Etiyopya hükümeti bu tür yabancı tekellere her
türlü kolaylığı sağlıyor. Uzun bir süre vergi almadıkları
gibi, ucuz iş gücünden de sonuna kadar yararlanıyorlar.
Emperyalist
sömürü ilişkisi içinde olan bir tekel, “yarı-sömürge”
bir ülkenin tekeli olamaz. Uluslararası emperyalist tekeller,
üretimin uluslararsı haline geldiği bir koşulda, nerede karlı
bir ortam varsa kolayca oraya yerleşiyorlar.
Örneğin,
Hindistan'da işçilerin ortalama aylık ücretleri 2023 yılı
itibariyle 120 ABD doları
iken, Etiyopya'da 50-70 ABD doları arası. Etiyopya hükümetinin
verdiği sübvansiyonlar, yabancı tekellerin yatırım yapması için
özel tanınan ayrıcalıklar, gümrük vergisinin düşüklüğü
vb. gibi avantajlar ise ekstra bir kar sağlamaktadır. Bu tür
ayrıcalıklar ve kolaylıklar, yapancı emperyalist tekellerin
yatırım iştahını daha da kabartmaktadır.
Birçok
Hindistanlı tekelin Güney Afrika, Kenya, Mozambik, Mısır, Tunus,
Fas ve daha birçok Afrika ülkelerinde yatırımları vardır.
Hindistanlı tek tek tekellerin hangi ülkede yatırımı olduğunu
buraya almak fazlalık olacaktır.
Emperyalist
Ülkeler Arası Eşitsiz Gelişme
Hindistan,
diğer emperyalist ülkelere bağlı olarak değil, kendi emperyalist
çıkarlarına göre hareket etmeketedir. ABD (ve AB) emperyalizminin
baskılarına rağmen, Rusya ile her türlü ticari ilişkilerini
sürdürürken, aynı zamanda S 400 silahlarını alabiliyor. BRICS
içinde yer alıyor ve BRICS içinde etkisini artırmaya çalışıyor.
BRICS içinde esas olarak Çin'in ağırlığı olmasına karşın,
bir çok alanda Çin ile rekabetini de sürdürmektedir. BRICS içinde
yer alırken, aynı zamanda ABD ve AB ile de ticari ve askeri
ilşkilerini sürdürmeye devam etmektedir.
Hindistan,
diğer emperyalist ülkelerle uzayda da rekabet ediyor. Bu amaçla,
şimdiye kadar diğer emperyalistlerin göndermediği Ay'ın güney
kutbuna insansız uzay aracı gönderdi. 2020 yılında'da aya uzay
aracı göndermişti, anacak başarılı olmamıştı. Temmuz 2023
yılında gönderdiği uzay aracını ayın güney kutbuna indirmeyi
başardı. Hindistan burjuvazisinin ekonomisi büyüdükçe,
emepryalist hedefleri de büyümektedir.
Örneğin,
CPI(ML) “yarı-sömürge”
olarak adlandırdığı Hindistan ve Türkiye ile ilgili, kamuoyuna
yayınladığı bir yazısında, şöyle bir yorumda bulunuyor:
“Hindistan
ve Türkiye gibi ülkeler mevcut bağlamda emperyalizmin küçük
ortakları rolünü en üst düzeyde oynayabilirler.”
Bu
anlayış, emperyalist ülkeler arasındaki eşitsiz gelişmeyi
reddetmektedir. Ekonomik ve askeri olarak küçük emperyalist
ülkeler, büyük emperyalist ülkelerin baskısı altıdadır ve
genellikle onların çıkarlarına doğrudan karşı çıkamazlar.
Örneğin, Hollanda, Belçika ve İskandinav ülkeleri (ki bunlar
emperyalist ülkelerdir) ABD'nin, Almanya'nın ve de İngiltere'den
bağımsız hareket edemezler. AB ülkeleri bugün ABD'nin sözünden
çıkabilecek durumda değillerdir. Ya da bir Almanya, ABD'nin
baskılarına boyun eğmek zorunda kalıyor. Ukrayna-Rusya savaşında
bu daha net gözlemelenebildi. Ama bu durum, ABD'e boyun eğen
emperyalist ülkelerin emperyalist olduğu gerçeğini değiştirmez.
Emperyalistler
arası ilişkilerde sorunlara Aristo mantığıyla yaklaşılamaz. AB
emperyalizminin ABD'e ve hatta Çin'e boyun eğdiğini görmeyip, bir
İsveç emperyalizminin Rusya'ya “kafa tutmasını” arkasında
ABD ve AB emperyalizmi olduğunu görmeyip, sadece Hindistan ve
Türkiye gibi yeni emperyalist ülkelerin “boyun eğmeleri”nin
görmek, Materyalist diyalektik bir yöntem olmadığı gibi, nesnel
olguları doğru değerlendirmeden de uzaktır.
Diğer
yandan kapitalizm eşitsizliktir. Hiçbir ülke bir diğeri ile
kapitalist gelişme açısından da aynı düzeyde değildir.
Kapitalist-emperyalist sistem eşitsizlik demektir. Hiçbir tekel bir
diğeri ile aynı düzeyde değildir. Nitelikleri aynı olmasına
karşın, pazarlardaki etki alanları farklıdir. Yani, birisinin
diğerine göre etki alanı daha fazladır.
Hindistan'ın
Afrika Ülkeleri ile Askeri ilişkileri
Hind
burjuvazisi askeri olarakta güçlenmeye ve en modern silahlarla
donanmaya devam ediyor. Hindistan ordusu aktif 1,2 milyon, toplamda
ise 1,4 milyon kişiden oluşmaktadır. Global Firepower'in 2024
raporuna göre, ABD, Rusya ve Çin'in arkasından Hindistan ordusu
dünyanın dördüncü en güçlü ordusu olarak değerlendiriliyor.
Hindistan'ın
dünyanın ilk büyük 100 tekeli arasında 2 tane silah tekeli var.
Hindistan, 2023 yılında 83,6 milyar ABD doları silahlanma için
harcama yapan Hindistan, ABD, Çin, Rusya'dan sonra askeri harcamalar
açısından dünyanın 4. ülkesi
oldu.
Hindistan,
Afrika ülkelerine askeri yardım'da bulunuyor. Askeri eğitim
yanında ortak askeri tatbikatlar düzenliyor ve ayrıca,
“Hindistan-Afrika Savunma Diyalogu (IADD) adı altında yıllık
toplantılar düzenleniyor. Ve Hindistan-Afrika Ordu Şefleri
toplantıları düzenleniyor. Özellikle askeri olarak güçlü
emperyalist ülkeler, kendi, emperyalist çıkarlarını korumak ve
genişletmek için askeri “yardım”, “askeri eğitim”,
“terörizme karşı ortak savunma”, “ortak çıkarları koruma”
adı altında, özellikle yarı-sömürge ülkeleri baskı altına
alıyorlar. Yeni gelişen emperyalist bir güç olarak Hindistan'da
bunlardan biridir.
Sonuç
Olarak; bütün bu verilerden hareketle
ve de büyük bir işçi potansiyeline sahip ve aynı zamanda
uluslararası tekeller içn ucuz işgücü deposu olan Hindstan’ın
çok yakın bir zamanda dünyanın 3. süper emperyalist gücü
olacağını söyleyebiliriz. 25.09.2024